Mehmet uzun Samımı yalın Duru bir anlatımı var,
Acı,
Aşk
, Ortadoğunun yakarışı, İnsan Dengbejler, (şarkı, türkü, ağıt) bizim olanı bize yaktarıyo, yansıtıyor
Kürtlerin ülkesindeki âdet ve usûl şudur ki, kimse yaşlılara, kocakarılara, yaralılara çocuklara, dullara, düşkünlere ve yetimlere el kaldırmaz. Hele aşıklara, sevdalılara asla."
(s:140)
ozanligin,
gulenin, kocasinin gözlerinin kör olmasını , kanadi kırık turnanin yakın dostu olmasını oğlu temo, kızının yasayisini bir güne sığdırıp akicii ve sade bir dille okuyucuya sunuyor..
Mehmed Uzun, kürtlerin Yaşar Kemal 'i benzetmesini ben benimsedim sevdım sizde okuyunca Seversiniz
Buyrun okuyun
Ahmet Hamdi'nin, Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nden sonra okuduğum ikinci romanı. Yazarın yazdığı her şey o kadar güzel, o kadar nitelikli ki romanı beğenmemem zaten hiç de kabil değildi.
Huzur, bir günde geçiyor ama Mümtaz'ın hatıralarıyla yani geri dönüş tekniğiyle bu bir günde, bir sene içinde yaşanılanlara şahit oluyoruz. Ön planda Mümtaz ile Nuran'ın aşkı anlatılırken bu karakterlerin doğal akışına uydurularak arka planda verilen ''fikir hakkındaki musahabeler, medeniyet, doğu-batı sorunu, musiki, psikoloji, ölüm...'' konuları romanı eşsiz kılıyor.
Romanın giriş kısmında Mehmet Kaplan'ın yazdığı ''Tanpınar Hakkında Birkaç Söz'' yazısı da okunmaya değer. Kaplan'ın da söylediği gibi: ''Eroine alıştırılan gibi kolay, hafif, suda yazılana alıştırılmış okuyucu kitlesi için bu yazıların okunması ve anlaşılması bir hayli güçtür.''
Uzun uzun, sindirerek okuduğum ve iyi ki okudum dediğim bir romandı Huzur. Mümtaz, beni en çok etkileyen ve unutmayacağım roman karakterlerinden biri oldu.
İnsan her şeyi unutarak yaşayabilir ama her şeyi hatırlayarak yaşayamaz."
Nefes kesen, meraktan sayfaları nasıl çevireceğinizi şaşırtan bir roman.Romanın başı bir cinayetle başlıyor sonu ise tamamen şok olacağınız şekilde bitiyor. Yazarın zekasına, kurguya hayran kaldım.
Her eseri ayrı bir şaheser Livanelinin fakat bu bambaşkaydı cidden, mutlaka okuyun.
Aşk,tutku, aile içi travmalar,ruhsal çöküntüler, polisiye,gizem kisacası ne ararsanız var bu kitapta o sebeple o kadar akıcıydıki uzun zamandır bu kadar akıcı ve etkileyici kitap okumamıştım.
Konusundan genel olarak bahsedersem;
İstanbul'a yakın, Karadeniz'e kıyısı olan eski adıyla Podima yeni adıyla Yalıköy’de bir cinayet işlenir. Ünlü iş adamları ve zenginlerin gözlerden ırak yaşadığı bu yer birden bire tüm dikkatleri üzerine çeker. Kasabaya sonradan yerleşenlerden emekli Ahmet Arslan da cinayetin tanıklarından biridir. Cinayeti araştırmak için gelen gazeteci genç kız, Ahmet Bey'in kapısını çalıp cinayetle ilgili birkaç soru sorduğunda, onu bekleyen bambaşka bir hikaye ile karşılaşır: Ahmet Bey'in kardeşi Mehmet'in hikayesi... Hayatı bir roman, herkesi de birer roman kahramanı olarak gören Ahmet Bey'in gazeteci kıza anlatacağı çok şey vardır.
Yine muhteşem bir Livaneli klasiği okudum
Paranın İki Atlısı: Hayal ve Hakikat Bağlamında Ferdi ve Şürekâsı
Modern Türk Romanının babası sayılan Halid Ziya Uşaklıgil’in Ferdi ve Şürekâsı adlı eseri, İzmir devresi romanlarının sonuncusu ve en hacimlisidir. 1892 yılında Hizmet Gazetesi’nde tefrika edilmiş, 1895 yılında ise kitap halinde basılmıştır. Eser Mehmet Rauf
Karaca ayının 5.betiği (2021 yılında okuduğum 105.betik)
Esrarengiz Hikayeler platformu sayesinde kalemi tanıyordum. Yaşadığım düş kırıklığından sonra platformda herhangi kalemin öyküsünü okumuyordum çünkü sütten ağzım yanınca yoğurdu üfleyerek yemeye başladım. Onu ilk kez Gelişme Hedefleri adlı öykü seçkisinde okudum ve kalemini beğendim. Öykü seçkilerinde onun kalemini izlemeye başladım. Tuhaflıklar
Forbes Cinayetleri, ilk olarak 19 yaşında, bir arkadaşımın bana “Senin kitabını yazmışlar.” diye hediye ettiği bir romandı. O zaman da okumuş, birçok konuda baş karakter ile benim benzerliklerimi görüp şaşırmış, kitabı da çok beğenmiştim. Yıllar sonra tekrar kitabı okuduğumda, benzerliklerimden hiçbir şeyin değişmediğini, benzemeyen taraflarımın
