Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.14
Çok uzun süre arayıp sonunda bulduğum kitabı okudum sonunda. Ama hiç de beklediğim gibi değildi. Ya da benim Mehmet Sancaktar’dan beklentim çok çok yüksekti ondan böyle oldu.
Aslında polisiye, macera, gizem ve aşk yönünden çok dolu dolu bir kitaptı hatta ilk defa bir Meral Kır kitabında tahminim tutmadı ama Esmer’i ve ailesini ki- olaylar hep bu çevrede dönüyor - bolca okumamıza rağmen Sancaktarları pek göremedim, sanırım o yüzden bana biraz eksik geldi hikaye... oysa ki diğer 4 kitapta bolca okumuştuk ve benim de serinin en sevdiğim yanlarından biriydi bu aileyi okumak.
Hatta bu yüzden o son bölümün biraz daha uzun olmasını çok isterdim. Tam da benim beklediğim yerler gelmişti ki, kitap bitti.
Neyse.. az biraz hayal kırıklığı olmuş olsa da sonuçta seriye çok güzel bir finalle veda ettik.
Polisiye , aşk ve gizem severlere tavsiye edebileceğim çok güzel biri seriydi. Bu türü sevenler bu seriye mutlaka bir şans verin derim.
Kitapta; ailesi tarafından reddedilmiş yoksul bir annenin, iki çocuğunu son derece kötü şartlara sahip bir hayatın içinde büyütme çabasını anlatıyor. Karakterlerin birbirleriyle bağlantılı olmaları ve doğru yerlerde hayat hikayelerinin, olay örgüsünde birbirleri ile kesişme sebeplerinin anlatılması çok anlamlıydı.
Erkek karakterlerin sevdikleri kadınlara böylesine özel ve ince duygular hissetmeleri ve bunu son derece farklı bir dille dile getirmeleri uzun süredir denk gelmediğim bir farklılıktı, kitapta da olsa değer görmek epey mutlu etti beni :)
Özellikle erkekler için hayata dair bazı hassas noktaları nasıl görmeleri gerektiğine dair tavsiyedir.
Aşk Gibi Aydınlık Ölüm Gibi Karanlık
Böylesi bir kitaba nasıl cümleler kurulur nasıl anlatılır hiç bilmiyorum.
Öncelikle yazarımızı ele alalım yazarın akıcı dili, betimlemeleri, olayları anlatış şekli ve kitabın mükemmel hikayesi
Gerçekten taktire şayan bir eser. Mehmet Uzunun ilk okuduğum kitabı olmasıyla birlikte her kitabını okumayı düşünüyorum.
Kitaba geçicek olursak;
Kitabın gerçekliği sizi okuduğunuz her satırda etkileyip şaşırtacağından emin olabilirsiniz. Ve okudukça sizi düşündürecek neden, niçin, sorularını bol bol soracaksınız. Birde kitabın ağır dramından söz etmemek olmaz. Bir halkın yakarışı, çırpınışı, mazlum insanların uğradıkları zulümleri hepsini bir, bir, göreceksiniz. okudukça adete kitabın içine girip dur demek isteyeceksiniz.
Ve dramın beraberinde getirdiği büyük bir duygu durumu var
İnsanın kalbine yüreğine dokunacak
İçinizi hüzün kaplayacak bu kitapta
Olması gereken her şey bütün bir çıplaklığıyla var.
Ve en önemlisi kitabı bitirip rafa koyduktan sonra, okuduğunuz için sevinip, acı bir şekilde bittiği
İçin üzüleceksiniz..
Ve son satırlarımı kitaptan bir alıntı ile bitirmek istiyorum.
“İnançları farklı, dilleri farklı, kimlikleri farklı diye insanlar birbirine düşman olmamalı.
İnsan bir kimliğe, bir dine, bir dile sahip olarak dünyaya geliyor ve bunlarla büyüyüp yaşıyor. Bunda insanın günahı, suçu ne ?”
Orhan Kemal'in sert elleriyle ince ince dokuduğu Avare Mustafa karşınızda
İKİNCİ PARAGRAF SPOİLER İÇERİR!!!
Devlet Kuşu aynı zamanda Kemal Sunal, Bülent Kayabaş ve Yadigar Ejder'in rol aldığı romandan uyarlama bir filmdir. Kitabı okurken Avare Mustafa, Kemal Sunal olarak canlanır zihnimde. Nara atarken o, gülerken o, canı bir şeye sıkıldığı zaman önüne bakıp yürürken gene o... Orhan Kemal bu romanında yine
544 syf.
10/10 puan verdi
Yaşadığım Gibi -Akıntılarımdan Derleme-
Önsöz
"İnsanlar duygu ve düşüncelerine göre hareket eder. Sevgi, nefret, korku, ümid, zan, inanç, şüphe, bilgi gib uni manevî kuvvetler, insanları içten içe, şu veya bu şekilde davranmaya zorlar. Nefret ettiğimiz bir şeyi yapmak bize çok güç gelir. Korku kaleleri yükseltir, hendekleri derinleştirirken sevgi bütün kapıları açar ve bütün
"Daima onu düşündüğü halde gözünün önünde değildi,gelirse bile sade gözleri geliyor,o zaman feryada benzeyen bir saadetle,lakin işte seviyorum,diye haykırmak istiyor...Sade onu,sade onu...Başka kimseyi sevmeyeceğim,diye yemin etmek ihtiyacını duyuyordu."
Suat,Süreyya ile evli bir kadındır.En yakın arkadaşları Necib de Süreyya'nın akrabasıdır.Sık sık ziyarete gelen Necib'le Suat arasında bir aşk doğar.Fakat bu aşkı uzun süre birbirlerine söyleyemezler.Çok mutsuz günler geçirirler.Birün Necib'te oradayken,Konak'ta yangın çıkar.Suat içeride kalır.Süreyya ile Necib Suat'ı kurtarmaya koşarlar.Yangın daha da büyüynce Süreyya girmeye cesaret edemez.Necib odaya dalar.Aniden tavanın çökmesiyle ikisi de kurtulamaz.Yasak bir aşkın dramatik sonuyla noktalanan Eylül,bireysel aşkın psikolojik tahlilini içeriyor olması özelliği ile onun ilk psikolojik roman olduğunu kanıtlamakta.Türk edebiyatıyla ilgilenen herkesin arşivinde bulunması gereken bir eser.
