Hissikâblelvûkû

Hissikâblelvûkû
@mehmetferit
"Dünyadaki bütün taşları tek başına kenara çekebilir misin?" "Çekebildiğim kadarını..." "Boyundan büyük taşları?" "Ufalayarak çekerim." "Ama yoruluyorsun?" "Dinlenirim."
Sevdiği erkekle, onu seven erkek arasında kendini sıkışıp kalmış gören bir kadının çektiği acıdan daha büyük bir ceza yoktur.
Reklam
Üzüntüyle, "Şansımı denemediğim han, çalmadığım kapı, girmediğim lokanta kalmadı," dedi, "fakat boşuna, kimsenin bana yardım etmek gibi niyeti olmadı. İncinmiş, incitilmiş biriyim ben, aç değil. Düş kırıklığına uğramış biriyim, yorulmuş biri değil. Bir çatı altı aramıyorum, sığınacak insan arıyorum."
- "Bugün yılın herkesin başkalarına, bu başkaları kim olursa olsun, yüce gönüllü davrandığı günlerinden biri," dedim, "Zengin yoksulu hatırlar, güçlü zayıfa gönül indirir." - "Evet, doğru, fakat" diyerek dönüp yüzüme baktı ve "Zenginin bu geçici merhameti yoksula daha çok acı verir. Ve güçlünün geçici duygudaşlığı da, zayıfa kendi üstünlüğünü hatırlatmaktan başka bir işe yaramaz."

Reader Follow Recommendations

See All
Bağışla bugün senin için yas tutan zayıf insanları, çünkü bilmiyor onlar, asıl kendileri için nasıl yas tutmaları gerektiğini... Bağışla onları, çünkü bilmiyor onlar, senin ölümü ölerek alt ettiğini ve hayatı ölümle dirilttiğini...
Dudaklarında bir tebessümle son nefesini verdi. Hayatın taşıdığı umut ve amacın gerçekleşmiş olmasından doğan bir tebessümdü, bu... Bir zafer tebessümü... Ötelere ait bir gülümseme...
Reklam
Nasıl yaralayıcı oluyor, biliyor musun; talihli birinin öğüt vermesi, talihsiz bir yürek için!
Sessizce öldüler ve öldükleri zaman bundan kimsenin haberi olmadı. Kulaklarını tıkamıştı çünkü insanlık onların feryatlarına. Öldüler, çünkü dostluk kuramadılar insanlığın düşmanlarıyla. Öldüler, çünkü komşularını seviyorlardı. Öldüler, çünkü insanlığa güveniyorlardı. Öldüler, çünkü zalimlere bile zulmetmek istemediler. Öldüler, çünkü çiğnenen çiçekler olmayı yeğlediler, çiğneyen ayaklar olmaktansa. Öldüler, çünkü engerek yılanları ve engerek yılanlarının çocukları zehir püskürttüler havaya ve bozdular kutsal sedir ağacının, güllerin, yaseminlerin soluklarıyla havaya kattıkları kokuları...
Özgürlük uğruna ölmek, teslimiyetin gölgesinde yaşamaktan elbette daha soyludur; çünkü gerçeğin kılıcını elinde tutarak ölen kimse ebedileşecektir, ebedi gerçek'le birlikte. Çünkü hayat, ölümden güçsüzdür, ama ölüm de gerçek'ten güçsüz.
Kabul edebilir misin, seven, fakat teslim olmayan, yanan, fakat kül olup tozumayan bir kalbi? Birlikte olabilir misin, fırtınada sarsılan, uğuldayan, fakat fırtınaya teslim olmayan bir ruhu? Yoldaş olabilir misin, ne kimseye köle olan, ne kimseyi köle yapan biriyle?
Reklam
Çünkü doğrusu, bizim hayatımız, içinde kötü ruhların yuvalandığı bir karanlıktan ve yılanların ve ejderhaların cirit attığı bir cehennem çukurundan başka bir şey değil. Gece yorganlarımızın altında saklanan ve yaşama sevinci bizi kırlara, tarlalara çekip götürdüğünde başlarımızın üstünde dolaşan sabah ışığı altında kendilerini açığa vuran kanla ıslanmış kılıçlardan başka nedir ki bizim günlerimiz, bize yaşatılan günler?
Ne kadar tanıdık, ne kadar aşina
Süslü, tumturaklı söylemlerinin, buyruklarının parıltısıyla ve yüzüklerindeki, takılarındaki taşların, ipekli elbiselerinin ışıltısıyla gözlerini kamaştıran güç düşkünü birilerine bedeniyle de, ruhuyla da köle olmaya hazır sessiz yığınların içlerini dolduran şey mi neşe?
Ey İsa! Ezilmiş, dışlanmış insanların ümitsiz gözlerle ölüm'e, yenilmişlerin kurtarıcılarına baktıkları gibi baktıkları bir dünyada barış olabilir mi? Ey İsa, barıştan söz edilebilir mi? Peki, nedir barış, merhametli İsa? Ve nerededir? Karanlık ve soğuk evlerde aç annelerinin göğsünde süt arayan bebeklerin gözlerindeki ışıkta mı? Yoksa taş yataklarında, kendilerine ulaşacağına, rahiplerin eliyle manastırın besili domuzlarına atılan yiyecekleri hayal ederek uykuya dalan yoksulların rüyalarında mı?
Şurada gaddar tiranlık, burada kör teslimiyet. Hangisi hangisinden türüyor? Tiranlık, alçak yerlerden, yumuşak topraklardan başka toprakta büyümeyen bir ağaç mı? Yoksa, teslimiyet, üzerinde dikenden başka bir bitki yetişmeyen terkedilmiş bir arazi mi?
Demek bu kitabın öğretileriyle, siz ey ikiyüzlüler, alay ediyorsunuz, öyle mi? Ve kutsalların en büyüğünü, kötülük saçmak için kullanıyorsunuz! Vay halinize, siz, hırs ve tamah putlarının önünde yüzüstü yere kapananlar! Vay halinize, siz, siyah cübbeleri altında simsiyah ve kirli işlerini saklayanlar! Vay halinize, siz, insanlara karşı kalplerini taş gibi katı tutarken, dudaklarından dua ve niyaz eksik olmayanlar!
8k öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.