Mehmet Maviş

Mehmet Maviş
@mehmetmavis57
Psikolojik Danışman
Lisans
Ankara
Boyabat
19 okur puanı
Kasım 2018 tarihinde katıldı
IV
Övgü, övülen şeyi ne daha kötü, ne de muhteşem yapar. Bunu herkesin güzel saydığı şeyler için de, mesela maddi şeyler ve sanat için de söylüyorum. Güzel olan bir şeyin başka bir şeye ihtiyacı var mıdır? Yasa, gerçek, saygınlık, cömertlik gibi. Bunların hangisi övüldüğü için iyidir, ya da hangisi yerildiği için mahvolmuştur? Zümrüt çirkinleşir mi övgüler düzülmezse?
Sayfa 33 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
IV. Kitap
Övgü ölünün ne işine yarar? Hatta bazı durumlar haricinde yaşayanların ne işine yarar? Öldüğünde başkalarının senin hakkında söyleyeceklerini dert etmekten, doğanın sana şimdi bahşettiklerini umursamıyorsun
Sayfa 33 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Gökbilimci
Tapınağın gölgesinde, dostum ve ben, tek başına oturan kör bir adam gördük. Dostum dedi ki: " Şu adama bak, ülkemizin en bilge insanıdır." Bunun üzerine, dostumdan ayrılıp kör adama yaklaştım ve selam verdim. Konuştuk. Biraz sonra ona sordum: " Bağışlayın beni, ne zamandan beri körsünüz?" "Doğduğumdan beri," diye cevap verdi. Tekrar sordum: "Hangi bilgelik yolunu izliyorsunuz? " "Gökbilimciyim," dedi. Sonra, elini göğsüne koyarak, dedi ki: "Ben bütün güneşleri, ayları ve yıldızları gözlemlerim."
Sayfa 41 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Mezar Kazıcı
Bir gün, ölü benliklerimden birini toprağa verdiğimde, mezar kazıcısı oradan geçti ve bana şöyle dedi: "Cenaze töreni için buraya gelenler arasında, sevdiğim insan sadece sensin." Cevap verdim: "Bana iltifat ediyorsunuz; ama beni niçin seviyorsunuz?" "Çünkü," dedi mezarcı, "onlar ağlayarak gelip ağlayarak gidiyorlar, ancak sadece sensin gülerek gelip gülerek giden."
Sayfa 27 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
İki kafes
Babamın bahçesinde iki kafes var: Birinde, babamın kölelerinin Ninova Çölü'nden getirmiş oldukları bir aslan, öbüründe de artık ötmeyen bir serçe. Her gün, tan ağarırken, serçe aslana seslenir: "Günaydın sana, tutsak kardeş."
Sayfa 25 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ey insanoğlu! Hazine bulursun, ama ömür bulamazsın. Sen uğraş da kendini bul, kendindeki gizli hazineyi araştır! Kendini bul! Ama dikkatli ol, kendini çaldırma! Bu hakk yolunda açıkgöz hırsızlar pusu kurmuş, seni bekliyor. Hırsıza dikkat et sakın kendini çaldırma! (Hz. Mevlana)
Sayfa 52 - Selim Cerrah Gül kokusuna aşina olma zamanıKitabı okudu
Bugünün küresel ahlaki kodlarında bize norm diye dayatılan bir toplumsal davranış var. İletişim ve tüketim dünyasının toplum ideolojisi bize der ki "içinden istersen beni sevme ama seviyormuş gibi yap veya hoşgörülü davran yeter." İşte genel kabul gören insani yaklaşım veya hümanist algı bununla amel ediyor.
Sayfa 37 - Leyla İpekçi İnsana bakış: Birbiriyle çelişen iki iç dünyaKitabı okudu
Elbette kalbi hesaba katmazsanız, canlı oluşunuzu dürtülere ve organlarınızın çalışmasına, haz ve tatmini bedene, düşünceyi ve duyguları beyine, vicdan ve kişiliği psikolojiye bağlayıp açıklarsınız, daha doğrusu açıkladığınızı sanırsınız. Zira açıklamalarınız tümüyle yerli yerinde ve uygun olsa bile insan varoluşunun merkeziyle, yani Kalb ile, yani maneviyat ve kulluk bilinci ile bağlantısı kopuk olduğundan eksik kalacaktır.
Sayfa 36 - Erol Göka Kalb; erdemlerin kaynağı aklın süzgeciKitabı okudu
Beyin düşünür ama düşünceyi erdemli kılacak olan kalb'tir.
Sayfa 36 - Erol Göka Kalb; erdemlerin kaynağı aklın süzgeciKitabı okudu
.... Kalpten kastın apaçık bedendeki kalb olduğunu söyleyenler de oldu İmam Gazali gibi fiziki kalb ile akleden kalbin aynı olmadığını düşünerek " Kalbden maksadım Allah'ı tanımağa mahsus bir yer olan ruhun hakikatidir. Yoksa ölülerle,hayvanlarla müşterek olduğu et ve kan değildir." diyenler de...
Sayfa 35 - Erol Göka Kalb;erdemlerin kaynağı, aklın süzgeciKitabı okudu
Reklam
"Yazdıkların şiir değilse kalsın Cennetse sevdan çık dışarı Solgun ışıklar Sessiz ağaçlar parklarla O cümbüş gecesini de tak peşine Yazdığın şiir değilse bırak bunları kalsın..."
Sayfa 68 - Cahit Zarifoğlu Dosyası/Şiir savunma istemezKitabı okudu
Bozgunda Tarih Düşü
Fatih'i ve fethi anlamak sadece tarihimizin dinamiklerinin değil, bugünün tarihle, yani bir bakıma kendimizle kurduğumuz çapraşık ilişkinin çözülmesi demektir. Zira tarihin kimlik inşa edici olabilmesi için sadece zaferler ve başarılar tarihi olmaktan çıkarılması şarttır. Zaferler kadar acıların, bozgunların; erdem ve idealler kadar pragmatizmin, ihanetlerin; bilgi ve bilinçler kadar kör yobazlığın da olduğu bir bütün... Bakmasını bilebilirsek... Yani, ideal tarih yazımı için idealleri, ilkeleri feda etmezsek...
Sayfa 37 - BüyüyenayKitabı okudu
Evet, şiiri yeniden kuşanacağız. Şiir yeniden gelecek. Ve şiirle, Ve İstanbul'la yeniden dirileceğiz. (Gül Muştusu- Sezai Karakoç)
Sayfa 20 - BüyüyenayKitabı okudu
Çok yorgunum. Asırlara değil sana seslenmek istiyorum. Şöhretten ebediyetten bana ne? İstiyorum ki bütün yazdıklarımı ve yazacaklarımı sen oku.
Yürüme merakı. Hep bir merak, hep bir arzu. Gezmek, dolaşmak, seyretmek, bakmak. Adımlamak. Adım adım, nefes nefes iz sürmek. İnsanın izini aramak, insanın yapıp etmelerine göz gezdirmek. Zamana, mekana, coğrafyaya, kente elini değdiren insanın dünyaya kattıklarına, tabiattan aldıklarına bakmak. Zamandan ve mekandan insana yol açmak. İnsanın durumuna, düşüncesine, duygularına, zihniyetine ve hissiyatına merak sarmak. Yürümenin tadı tuzu. Bir koca merak.
Sayfa 88 - Köksal AlverKitabı okudu
Yolu bilen yolcu olduğunun idrakindedir. Yolu bilmeyenin istikamet bilinci olmadığı gibi zaman ve mekân şuuru da olmaz. Yoldaysanız yoldaşınız olur. Bu dünya hayatının bir yolculuk olduğu fikri aynı zamanda dünyanın ve insanın da anlamıdır. O'ndan gelip O'na gidecekler için dünya bir yurt değil, asli yurdun misalidir sadece. Yol, yoldaş ve yolculuk, asli olanı, hakikati unutmamak içindir
Reklam
Derviş derken, her şeyden vazgeçip köşeye çekilen, şu şekilde giyinen bir tip düşünülmesin. Bu ezberi terk etmek lazım. Derviş; pasif biri değil, aktif bir öznedir. Teslimiyeti esaret anlamına gelmiyor, aksine özgürlüğe bir vurgudur. Varoluşçu filozofların önemli bir kısmı; özgürlüğün tinsel olduğunu, dolayısıyla istediği şeyi yapmanın özgürlük olmadığını söylerler. Özgürlüğü;"istenen şeyi yapmak"ta değil, "yaptığımız şeyi istemek"te ararlar.Özgürlük ile serbest olmak arasında ayrım yaparlar. Derviş, bedene ve güdülere hayır diyebildiğinden ruh insanı olmuş, dolayısıyla güdülerinden özgürleşmiştir.
Sayfa 68 - Sufi yayıneviKitabı okudu
Erich Fromm "olmak" ve "sahip olmak" bağlamında konuşur kitabında. Modern zamanlar daha çok " sahip olma" yı önceler; "Sahip olduğun kadar varsın!" der. Derviş ise; "sahip olmak"tan değil, "olmak"tan yana tercih belirler. Modern süreçle birlikte hayatın tümüne sızan kapitalist algı "olma"yı unuttu, "sahip olma"ya çalıştı hep. Çalıştı da ne oldu? İnsan mide ve güdülerinin esaretine girdi; her şeye rağmen mideyi doldurmak ve güdüleri tatmin etmek esas oldu.
Sayfa 66 - Sufi yayıneviKitabı okudu
Hz. Mevlana, " Aynı gönlü paylaşmak aynı dili konuşmaktan evladır." der.
Sayfa 44 - Sufi YayıneviKitabı okudu
Eğitim
Eğitimin okullarda öğretilenlerle sınırlanması da yanlış; okullar da matematiği ve fiziği verebilirsiniz; peki cesaret, fedakârlık, adalet,muhabbet, hürmet nereden öğrenilecek? Hayat bir bütün; matematik ve fiziği içerdiği gibi, daha birçok şeyi de içine alıyor. Hayatın bir kısmı öğrenilerek bütünlüğü karşılanabilir mi?
Sayfa 25 - Sufi YayıneviKitabı okudu
İnsan
Çağdaş insanın ayırıcı özelliği nedir? Araçlara daha çok sahip olmak! Modern insan, imkanlar üzerinden kendini var hisseder; ne kadar güçlü ise, ne kadar şeye sahipse o kadar vardır. " Sahip olduğun kadar varsın!" denmiştir kendisine, o da sahip olmaya çalışmıştır sadece. En sonunda da üretimden düştükleri için değersizlişen, bakıma muhtaç oldukları için de hayatın dışına itilen yaşlı bir nüfus, posa...
Sayfa 17 - Sufi YayıneviKitabı okudu
Yaşayan bir gezegeniz biz Sofie! Evrende yanan bir güneşin etrafında dönen büyük bir yelkenliyiz. Ama her birimiz de yaşam denizinde yelken açmış, genlerle yüklü bir gemi. Eğer bu yükü bir sonraki limana ulaştırabildiysek, boşuna yaşamadık demektir.
Sayfa 482 - Pan YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Sezai Karakoç
Bahar yaz güz kış Ben sen İsa ve Yahya Bir gülü yetiştirmek için Yaratılmışız Şükür Tanrıya
Sayfa 18 - Diriliş Yayınları
“Dante Cehennem’i anlayamamış dostum. Cehennem hatıraların küllenmesi, ümitlerin susması. Cehennem haykıramamak, ağlayamamak. Cehennem çöl değil, kuyu: sularında yıldızlar parıldamayan kör bir kuyu cehennem. Çölde yıldızlar konuşur, rüzgar konuşur…” 
İletişim YayınlarıKitabı okudu