Ne hesabını veremeyeceğim bir günüm oldu ne de vicdanımı lekeleyen bir geçmişim....
Ne hissettiysem onu söyledim, onu yaşadım.
Yaşadığım bir tek andan bile pişmanlık duymadım.
Asla keşkelerim olmadı.
Hiçbir zaman kendimle vicdan mahkemesi yapmak zorunda kalmadım.
Karşıma bazen gerçek yüzler, bazen sahteler çıktı ama olsun ben yine sadece hislerimle yaşadım.
Asla sevmediğim birine seni seviyorum demedim, ya da asla birini severken karşılığını beklemedim.
Dostluğuma değer biçmedim, sevgime ise hiçbir zaman sınır çizmedim.
Sevdiysem sonuna kadar gittim,bitirdiysem öldürse de hasreti geriye dönmedim.
Bazen çok kırıldım, bazen belki de kırdım.
Ama hata insana mahsustur dedim. Affettim, af diledim.
Kimileri birden fazla kırdılar kalbimi ama ben onları yine de affettim.
Onlar belki beni saflıkla yargıladılar.Belki de içten içe sinsice güldüler.
Ama asıl unuttukları şuydu. Ben aldanmadım.
Aldanan her zaman kendileri oldular ama bunu anlayamadılar.
Bir insan kaybının ne olduğu bilemedikleri için...
Kaybetmek onlar için bir alışkanlık haline geldiği için...
Oysa ben hiç insan kaybetmedim.
Sadece zamanı geldiğinde vazgeçmeyi bildim o kadar.
Can Yücel
Bazen vazgeçersin.
Herkes den ve her şeyden.
Uzaklara gitmek istersin, başka yerlere kaçmak.
Kimseyle konuşmak istemezsin, kimseyi görmek.
Kurduğun hayallerden vazgeçersin, verdiğin sözlerden.
Ne başarmaya gücün kalır, ne de oldurmaya.
Bir iki defa kendini kandırır yeniden denersin, çok geçmeden anlarsın. Olmayacağını, olduramayacağını.
“Keşke" dersin, "keşke ben de herkes gibi olabilsem.
Otursam bir köşeye insanları izlesem. Hiçbir şey düşünmeden,
hiç düş kurmadan, olur mu diye ümit etmeden".
Yorulursun.
Bir şeyleri beklemekten, "acaba değişir mi" diye sorgulamaktan.
Bir mucize olsun diye inanmaktan yorulursun.
Kendini suçlamaya başlarsın, umut ettiğin için, emek verdiğin için. Gerçekleşmemesine rağmen hayallerinin peşinden koştuğun için.
Kocaman bir boşluk oluşur.
Tam kalbinin üzerinde.
Karanlık, siyah bir boşluk.
Doldurmak istedikçe, içini acıtan, yüreğini sızlatan. Sonra yatağına girip, yorganı üzerine çekersin.
“Vazgeçtim" dersin, "bugün herkes den ve her şeyden vazgeçtim".
Bazen vazgeçersin.
Kurduğun bütün düşlerden, verdiğin bütün sözlerden.
Biriktirdiğin bütün hayallerden tek tek vazgeçersin.
Bazen vazgeçersin. ...
Hepsi o kadar...✓✓✓
Charlie Chaplin seyircilere bir şaka yapar ve herkes gülmeye başlar. Charlie aynı şakayı tekrar yapar ve bu sefer bir kaç kişi güler. Aynı şakayı bir kez daha yapar ve bu sefer kimse gülmez .Sonra bu harika sözleri söyler:
"Aynı şakaya defalarca gülemiyorsunuz. O zaman neden aynı şey için tekrar tekrar ağlıyorsunuz?"
Hikâyede anlatılan efsaneye göre bir kadın,
bir gün kucağındaki çocuğu ile birlikte bir
mağaranın önünden geçerken içeriden gelen bir ses duyar.
Bu ses ona : “ içeri gir ve ne istersen al,
ama en önemli olanı unutma.
Ayrıca: sen çıktıktan sonra kapının bir daha asla
açılmayacağını da dikkate almalısın.
Ancak bu fırsatı kaçırma,
ama yine de en
- Adamın biri her zaman yaptığı gibi saç ve sakal traşı olmak için berbere gitti.
Onunla ilgilenen berberle güzel bir sohbete başladılar.
Değişik konular üzerinde konuştular. Birden Allah ile ilgili konu açıldı…
Berber: ” Bak adamım, ben senin söylediğin gibi Allah’ın varlığına inanmıyorum.”
Adam: ” Peki neden böyle diyorsun?”
Berber: ”Lütfen
Ne yazık ki insan kendini olduğu gibi sözcüklerin içine koyamıyor. Koyabilse ne iyi olurdu; karşı gelindi mi, sözcük savunurdu kendini ya da yok olurdu...
Palto giymeye üşenirken bu koca dünyayı sırtımda nasıl taşırım ben? İçinde bulunduğum durumu kimseye anlatamam. Sen de anlamazsın Ben bile anlamıyorum ki başkasına nasıl anlatırım?