Batuhan Işık

Batuhan Işık
@meisgraffiti
Bülent Ecevit Üniversitesi
Ankara
9 Ekim
61 okur puanı
Ocak 2018 tarihinde katıldı
Batuhan Işık
Bir kitabı okumayı düşünüyor
Beyin ve Sessizlik
Beyin ve SessizlikMichel Le Van Quyen
8.3/10 · 189 okunma
YALNIZ İNSAN Yalnız insan merdivendir Hiçbir yere ulaşmayan Sürülür yabancı diye Dayandığı kapılardan Yalnız insan deli rüzgar Ne zevk alır ne haz verir Dokunduğu küldür uçar Sunduğu tozdur silinir Yalnız insan yok ki yüzü Yağmur çarpan bir camekan Ve gözünden sızan yaşlar Bir parçadır manzaradan Yalnız insan kayıp mektup Adresimi yanlış nedir Sevgiler der fırlatılır Kimbilir kim tarafından
Louis Aragon
Louis Aragon
224 syf.
8/10 puan verdi
Rüyanın Öte Yakası
Rüyanın Öte YakasıUrsula K. Le Guin
8.4/10 · 1.112 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Güç istencinin özü tam da budur zaten, büyümedir. Başarı ise onun iptalidir. Güç istenci varlığını sürdürebilmek için her ergiyle daha da artmalı, o ergiyi daha yüksekteki bir sonraki hedefe uzanan bir basamaktan ibaret kılmalıdır. Elde edilen güç ne kadar büyük olursa, daha fazla güce sahip olma iştahı da o denli artar.
Amaç, aracı mazur gösterir. Ama ya amaç diye bir şey yoksa? Tek sahip olduğumuz araçsa?
Bilmiyorum. Her şeyin illa da bir amacı olacak diye bir şey yok, sanki evren bir makineymiş de her parçasının faydalı bir işlevi varmış gibi konuşuyorsunuz siz de. Madem öyle, bir galaksinin işlevi nedir? Hayatımızın bir amacı olduğunu sanmıyorum açıkçası. Asıl önemli olan bütünün içinde bir parça olmamız. Bir kumaşın içindeki iplik ya da kırdaki bir ot sapı gibi. O nasıl öylece varsa, biz de öylece varız. Bizim yaptıklarımız, çimenleri yalayıp geçen rüzgara benziyor.
İnsanı insan kılan yalnız ve yalnız diğer insanlar üzerindeki etkisi ve diğer insanlarla kurduğu ilişkilerdi; ahlak da insanın başkalarına iyilikte bulunması, kişinin sosyopolitik bütün içinde üzerine düşen işlevi yerine getirmesi olarak tanımlanmadığı sürece hepten anlamsız bir terimdi.
Hiçbir şey sağlam kalmaz, hiçbir şey (bir ukalanın zihniyeti hariç) tastamam ve kesin değildir. Kusursuzluk, varlığın en derinde yatan gizemli niteliğinin, o kaçınılmaz, marjinal kesinsizliğin inkârıdır sadece. H. G. WELLS, Modern Bir Ütopya
Anlar Eğer, yeniden başlayabilseydim yaşamaya,  İkincisinde, daha çok hata yapardım. Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım. Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar, Çok az şeyi  Ciddiyetle yapardım. Temizlik sorun bile olmazdı asla. Daha çok riske girerdim Seyahat ederdim daha fazla. Daha çok güneş doğuşu izler, Daha çok dağa tırmanır, daha
Sümer şiirlerinde sevgili, elma ağacı, iyi sulanmış marul veya iyi ekilmiş bahçe olarak tarif edilir.
Yer altı dünyasını da ele geçirmek gayesiyle oraya inen tanrıça İnanna, kendi yerine birisini bulmak şartıyla, ölümden kurtulur ve tekrar yeryüzüne çıkar. Fakat yanında onu her an geri götürmeye hazır ifritler bulunmaktadır. İnanna, Dumuzi'nin(Temmuz) hüküm sürdüğü Erek şehrine geldiğinde, kendi yokluğundan ötürü üzüntülü bulacağını umduğu kocasını eğlenirken yakalayınca, gazaba gelir ve yanındaki ifritlere onu yakalatır. Temmuz İnanna'nın kardeşi güneş tanrısı Utu'ya kendisini bir yılana çevirerek kurtarması için yalvarır. Utu'nun onun kollarını ve bacaklarını bir yılana çevirmesine rağmen, maalesef Temmuz yer altı ifritlerinin elinden kurtulamaz. Böylece bitki dünyasıyla ölen Temmuz kış uykusuna yatan bir yılan gibi yer altına inecek ve yeniden yeryüzüne dönmek üzere ölüm uykusuna yatacaktır. Çünkü bu olaya çok üzülen Dumuzi'nin kız kardeşi Geshtinanna, Dumuzi'nin yerine yer altı dünyasına gitmeye hazır olduğunu belirtince, bu fedakarlık karşısında yumuşayan tanrıça, yılın bir yarısını yeryüzünde geçirmesi için Dumuzi'ye izin verir. Çünkü yılın bu yarısında Geshtinanna yer altına inecektir.
Eski devirlerden beri gökyüzünde meydana gelen astronomik olaylar romantik bir anlayışla izlenmiş ve yıldız kümelerinin sembolü olduğu mitolojik kişiler, tanrı veya kahramanlar yeryüzünde bu yıldızların arasındaki ilişkilerin benzerlerini yaşamışlardır. Özellikle M.Ö 2400'lerden itibaren astronominin Babil, Asur, Fenike, Mısır'daki artan önemine paralel olarak mitolojik şahıslar, tanrılar ve tanrıçalar da gökyüzündeki yıldızlara yerleştirilmiş; böylece önce büyük tabiat olaylarının ve bizatihi tabiatın içindeki güç olarak tasavvur edilen ve bu güçler arasındaki ilişkilerden doğan mitolojik hikâyeler de gökyüzüne yükselmiştir. Böylece sadece yıldız kümeleri, burçlar, yedi seyyare tanrı ve tanrıçaların simgeleri hâline gelmekle kalmamış, gökyüzünde bu yıldızlar arasındaki ilişkiler, onların hareketleri, dolayısiyle meydana gelen zaman bölünmeleri, mevsimlerin de oluşturulması tivi astronomik olaylar da eski mitolojik figürlerin temsilcileriyle yeryüzünde oluşan efsaneler ve hikâyeler halinde anlatılmıştır.
Edebî Eserlerin Değerlendirilmesine Ioanna Kuçuradi'nin Getirdiği Yeni Bir Yaklaşım ... Onun icin bir edebî eserde "yeni" olandan neyi kastettiğini isterseniz kendisinden dinleyelim; "yenilik, ancak etik değerlerin çağın tarihsel çerçevesi içinde somut olarak betimlenmesi anlamına gelir. Buna göre ancak, çağın koşullarından dolayı daha önce hiç anlatılmamış yaşantı ve eylem olanaklarını anlatan bir yapıta, değişen dünyada insanın değişmeyen yapısını yeni bir biçimde anlatan bir yapıta, 'yeni' denilebilir."
Sayfa 138