1920'ler kuantum fiziğinde kayda değer gelişmelerin yaşandığı bir on yıldı: Dalga-parçacık ikiliği keşfedilmiş, Einstein'ın görelilik teorisi deneysel olarak doğrulanmış, belirsizlik ilkesi kanıtlanmış ve Newton'un sabit mekanik evreni kesin olarak yıkılmıştı. Whitehead'in görüşü, bu son keşiflere yanıt olarak, enerjinin gerçekliğin altında yatan ilke olduğu, sürekli olarak oluştuğu ve yeniden biçimlendiği yönündeydi; dahası bunun özellikle dikkat çeken iki sonucu vardı. Birincisi, bu sürecin, akışın, oluşun -adına ne derseniz deyin- aslında mevcut olan tek ilahi varlık olduğu, Tanrı' nın aslında dünyayı harekete geçirdiği; onun, her şeyi fiiliyata dönüştüren akışın kendisi olduğu, ancak sürecin aldığı biçimi doğrudan yönetmediği -enerjinin çeşitli biçimlerini aldığı süreçlerde özgürlüğün mevcut olduğudur. İkincisi, geleneksel dinlerin temel kaygısının, daha önce olanları anlamlandırmak ve ileride olacakları öngörmek amacıyla, süreç akışında bir
düzen bulmak olduğudur.
Sayfa 285 - Kronik Yayınları.