Buradaki sevimli köşemden, yasemin ağaçlarının karşısındaki beton setten bakınca, her gün boğazın mavi sularında bir o yana bir bu yana hareket eden onlarca gemi görüyorum. Küçük balıkçı gemilerinden tut, beş on katlı dev yolcu gemilerine kadar tüm gemiler sırdaşım oluyor. İçlerinde çocukluk yıllarımda hayal ettiğim, babamı getirecek beyaz geminin benzeri de çok. Onları gözden kayboluncaya kadar izliyor, kaç gemiyi yola saldığımı ben de hatırlamıyorum. Şimdi hiç kimseyi beklemiyorum. Beyaz gemi şimdi bana, sadece acı, keder ve kahırla dolu bir geçmişin hatıralarını getiriyor. Yakınlarımı bağışlamamak, onlara nerede olduğumu bildirmemek benim hakkım. Bazen onları özlüyorum, onları hatırladıkça, gözyaşı döküyorum. Hayatta, bir yakının olmadan yaşamak ağırdır, yakınların olduğu hâlde onlardan uzak yaşamak da iki daha ağırdır. Annem, babam yaşlandılar. Bacım, kardeşim evlenip aile kurdular, artık çoluk çocuk sahibi oldular. Her biri kendi hayatını yaşıyor. Sadece ben kendi hayatımı yaşayamıyorum. Ben, kendimi mecbur ettiğim mahrumiyetlerin esiriyim.
Kitap, istikbale yollanan mektup… smokin giyen heyecan, mumyalanan tefekkür.
Reklam
Ben/im Benim geceyi söndüren sonsuz parmaklı büyücü, bulutların arasından şehre güneşi dağıtan benim. Sabahın mor kıvılcımını, piyanodaki son at, dalga ve dalgakıran benim. Mektup benim, zarf ben, benim yelkene dolan hava, yelken, yelkende parçalanan martı ve hallaç benim. Benim bu ayna, bu suret- Bu yüz: Benim.
Mucizelere inanmıyorsanız durup bir daha düşünün.
"Bir mektup, bir telgraf alıntısı değil; unutulmuş bir sevdadır kapısını çalan."
"Yakında seksen iki yaşında olacaksın. Boyun altı santim kısaldı, olsa olsa kırk beş kilosun ve hâlâ güzel, çekici, arzu uyandırıcısın. Elli sekiz yıldır birlikte yaşıyoruz ve ben seni her zamankinden çok seviyorum."
Reklam
O buğulu uçsuz bucaksız derinlikteki gözlerinle bana her baktığında bende ne bulabileceğini düşünürdüm hep. Şimdi bunun aşıklara özgü saçma bir bakış açısı olduğunu görüyorum. Bizim sevgimiz ancak dünya durursa biter.
"Seni sevmeye devam edersem bu beni tüketir. Senden başka hiçbir şeyim olmayacak. Her an fikrini değiştirmenden korkacağım. Ve eğer değiştirirsen herhalde hayatım biter."
Ve her gün kitaplar, dergiler alsanız. Postacı her gün mektup getirse Sözgelimi bir resmi dairede Fazlaca oyalansanız Şöyle bir iki otobüs kaçırsanız bile Tuhaftır Sanki herkes kuşkuyla bakacaktır yüzünüze.
Bir mektup falan yazsam sana... Kalbine mektup yazamıyor insan
Sayfa 102Kitabı okudu
Reklam
Profesör, kutunun içine eliyle yazdığı bir zarf ve mektup bırakmıştı. Zarfın üzerinde ''Kerem Baltacı'' yazılı olduğunu görerek hayret ettim. Zarf yapışık değildi, açıp okudum. Max, ''Dear Kerem'' diye başladığı mektupta, Kerem'i tanımaktan çok memnun olduğunu, 80 yıldır elinde olan bu kemanı ona hediye etmekten büyük bir zevk duyacağını yazmıştı. Onun gibi ''yetenekli olduğu herhalinden belli olan bir genç adam''ın keman çalmayı öğrenerek bu enstrümana tekrar hayat vermesinin kendisini mutlu edeceğini eklemişti. Mektubu türkçe olarak şöyle imzalamıştı. En Büyük Ajan Max
Sayfa 470
Yüreğimdeki kum saatini, o göz açıp kapayıncaya kadar geçen "sen"den, sanki asırlarca tükenmek bilmeyen "sensizliğe" tersyüz ederek gittin.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.