Dünya köşelidir!
Bazıları köşeleri döner..
Bazıları köşeleri tutar..
Bazıları köşesine çekilir..
Bazıları köşe kapmaca oynar..
Değişik ayrılıklar ve kavuşmalar vardır, üzüntüler ve sevinçler, aynı anda , dünyanın kim bilir hangi köşesinde.
..İpek mendil ağlamasanız da güzeldi.
Belki daha da güzeldi genç, yağız delikanlılar için...
Ki anlamı hepsinden başkaydı.
Ne yanlışlıkla düşerdi yere, ne de sevdasız!
İpekli mendilin yeri yer değildi, bunu herkes bilirdi.
İçinde , sanki gül yaprağı düşüşü, kalbin kanatlanışı vardı.
Başkaydı..
Çok başka...
Çünkü yalnız aşkaydı.
Yalnız aşka!
Sanırım dünyanın dünyamızı kaplamadığı zamanlardı daha...
Şimdi mi?
..
Madem duygular ticarete elverişli değildi, madem markette satılamıyordu şevkat, merhamet, sadakat...
Ne lüzum vardı mendilin ipeklisine ?
Katlanıp atmalıydık.
Her şey gibi... Bu seferlik!
Kağıt mendiller gibi.
Yaz sonu Ankara'ya nasıl döndüğümüzü pek anımsamıyorum ama babamın gazete çıkarmak üzere İstanbul'da kalacağını ve ben ilkokulu bitirince de annemle birlikte İstanbul'a taşınacağımızı biliyorum. Açıkçası babamın bakanlık emrine alınmasının üstelik bir de İstanbul'da gazete çıkaracak olmasının önemini kavramış değilim henüz. Ancak, Marko Paşa
Rıfat Ilgaz'ın hastaneye yatışı ile ilgili, Başdan gazetesinin, 28.1.1949 gün ve 25. sayısında şu haber verilmiştir: "... hastaneden çıkan Ilgaz, on gün kadar savcılıkta ifadeler ve muhakemelerle meşgul olmuş ve tekrar hastalığı arttığından yatağa düşmüştür. Rıfat'ı para ile yatıracak bir hastane dahi bulunamamış, nihayet Vali Vekili Haluk
Bakırcılar İçi
... şehir denen bu mıknatısın yine insandan başka toplayıp çekebileceği bir toplu iğne bile yoktur...
Sayfa 102Kitabı okudu
Düğmeler iliklenmek ister
Sayınca tam, fakat eksik işte... Demek yerini dolduramayan şeyler var. Ve bunlar ne de çoktur sayınca, düğme gibi, düğmeler kadar...
Sayfa 94Kitabı okudu
Düğmeler iliklenmek ister
... pencere olmak, pencere gibi, hem ait, hem özgür...
Hem yeri belli, hem her dışarıya açık...
Sayfa 93Kitabı okudu
Bir sevda da kestanenin sobaya yandığıdır...
Ne yeni yetiyor bu yeni yetme çağın maymun iştahına, ne rahat, ne hız, ne çokluklar, ne de olmamış, olgunlaşmamış kolaylıklar...
... televizyonunuz güldüremiyor, ayrıca ne kadar da gülünç içindekiler...
Sayfa 86Kitabı okudu
Yazar Kasa Veresiye Yazmaz
Siz hiç oğlunuzun sünnetine, kızınızın nişanına, dedenizin cenazesine katılmış bir alışveriş merkezi sahibi tanıyor musunuz?
Sayfa 84Kitabı okudu
Yazar Kasa Veresiye Yazmaz
... ucuzluğun çağın en önemli fırsatı gibi gösterildiği bir hayat anlayışına karşı, "Ucuzluk istemiyorum." diyesim geliyor, "Her şeyin eski değerini verin yeter."
Sayfa 82Kitabı okudu
Yazar Kasa Veresiye Yazmaz
Bakmayın her yabancı icadı başımızın üstünde tuttuğumuza, dünyanın en ünlü hamburgercisine köfte ekmek yaptıracak kadar da bağlıyızdır alışkanlıklarımıza...
Sayfa 80Kitabı okudu
Yazar Kasa Veresiye Yazmaz
-bence hayatımıza belli etmeden girmiş en pahalı ve en masraflı araba market arabasıdır-
Sayfa 79Kitabı okudu
Davul Bile Dengi Dengine...
... iştahsızlığı uyandırmaya, sevilmeyen bir işe kaldırmaya hangi alarmın gücü yeter?
Olsa olsa çok iyi nefret uyandırır, sizi değil...
Sayfa 76Kitabı okudu