Rivayet edilir ki Zülkarneyn (as) meleklerden birine rastladı ve meleğe:
"Bana öyle bir ilim öğret ki bu ilim iman ve yakînimi artırsın!" diye sordu. Melek ona şöyle dedi:
"Öfkelenme! Çünkü şeytanın âdemoğluna en fazla hâkim olduğu an, onun öfkelendiği andır. Bu itibarla öfkeyi, kendini kontrol ederek sav! Sevgi ile de onu teskin et! Acele etmekten sakın! Zira acele edersen nasibini ıskalarsın. Uzak olsun yakın olsun, her insana yumuşak davran ve kolaylaştırıcı ol, gaddar ve inatçı biri de olma!"
Sayfa 21 - Çelik Yayınevi
Kibrim, benim cesaretim. Hırsım, yaşama sebebim. Zekam, silahım.
İnsandık biz, onlardan farklı olmam yanlış olduğumu göstermezdi.
Bir de bu yüzünü düşünelim !!
“Elbet işin ceremesini, kaldırımlarda yaban otları gibi büyüyen, nüfus kağıtsız yalın ayak çocuklar çekecekti.
Her kapı aralığında, her büfede yolumuzu kesen, darp izleriyle, iltihaplı yanıklarla kaplı, veremli, AIDS’li, kimi tecavüze uğramış, kimi sakat, kimi şimdiden delirmiş çocuklar…
Elbet melek değildiler, her sabah karınları acıkıyordu, dilenmek ya da çalmak zorundaydılar.
Üstelik hınç doluydular, onları terk eden ana babalarına, polise, buhar olmalarını isteyen topluma…”
Sayfa 101Kitabı okudu
Bu hayatın hepimiz için sadece "bir" tane olduğunun farkına vararak bu bir tane hayatta ruhumuzu kirletmeden, kendi sınırlarımız içinde kimseye zarar ziyan vermeden, kendimizin süreç içerisinde daha iyi haline ulaşma, kurnaz olayım kendimi kurtarayım şöyle böyle derken o ruhu kirletmeme, fenalıkla elde edilen şeyler ruhumuzu temizlemeye yetmez, tüm kötücül duygulardan uzaklaşabildigin kadar uzaklaşmak melek diyiliz elimizden gelen kadar, kimseyle yarışmadan zaten aslında yarışacak kimse de yok benim yolculuğumda sadece ben varım diyebilmek, bu yolda iyileşmek özsevginin artması, sadece kendin için kendinden beklentinin olması, gerçeklerle yüzleşmek ve kendini tanımak, tüm zayıflıklarınla kendini kabul etmek, kendini yargılamamak eninde sonunda tanrı suçlu sen yapmadın sen varolmayı bile seçemedin, bu kadarını dahi herkes bilse herkesin hayatı çok daha yaşanılabilir olur muydu bence
21.06.24 tarihindeki cevabım
"Öyle bir mekana çıktılar ki renkler, ışıklar cümbüşü, hiçbir rejisör böyle bir sahne düzenleyemez, hiçbir ressam böyle bir dekor yapamaz, kelimeler onu tarife yetmez, hayalen bir nehrin kenarına gidin, çiçekler, ağaçlar, Kelebekler, hafifçe esen bir meltem ve su sesleri, belki böyle bir manzara size bu mekanı bile biraz anlatır. Melek gibi bir kız, bu yerin tek sakini... Esma-ül Hüsna'nın tecellilerini seyre dalmış. Menan Cinlerini görünce tebessüm etti: "Hakim-i Mutlak Allah'tır, Onun izni olmadan hiç kimse buraya giremez, demek O'nun izniyle geldiniz, hoş geldiniz, buyurun."
Sayfa 37Kitabı okuyor
