Sustu içimdeki Yorgun yüzündeki Düştü elindeki Öldü, bir melekti. Sen sen sen giderken Kalbim burada kalırken Ellerim sessiz soğuk ve suskun öyle dururken Yalnızlık gittiğin yoldan bana geri gelirken Gözlerimden yaş yerine sessiz harfler damlarken Sen sen sen giderken Ben ben
Ortasında bir gecenin, düşünürken yorgun, bitkin O acayip kitapları, gün geçtikçe unutulan, Neredeyse uyuklarken, bir tıkırtı geldi birden, Çekingen biriydi sanki usulca kapıyı çalan; “Bir ziyaretçidir” dedim, “oda kapısını çalan, Başka kim gelir bu zaman?” Ah, hatırlıyorum şimdi, bir Aralık gecesiydi, Örüyordu döşemeye hayalini kül ve
Reklam
Saman Sarısı: Nazım Hikmet Ran
Seher vakti habersizce girdi gara ekspres kar içindeydi ben paltomun yakasını kaldırmış perondaydım peronda benden başka da kimseler yoktu durdu önümde yataklı vagonun pencerelerinden biri perdesi aralıktı genç bir kadın uyuyordu alacakaranlıkta alt ranzada saçları saman sarısı kirpikleri mavi kırmızı dolgun dudaklarıysa şımarık ve somurtkandı üst
Saman Sarısı
Seher vakti habersizce girdi gara ekspres kar içindeydi ben paltomun yakasını kaldırmış perondaydım peronda benden başka da kimseler yoktu durdu önümde yataklı vagonun pencerelerinden biri perdesi aralıktı genç bir kadın uyuyordu alacakaranlıkta alt ranzada saçları saman sarısı kirpikleri mavi kırmızı dolgun dudaklarıysa şımarık ve somurtkandı üst
Seher vakti habersizce girdi gara ekspres kar içindeydi ben paltomun yakasını kaldırmış perondaydım peronda benden başka da kimseler yoktu durdu önümde yataklı vagonun pencerelerinden biri perdesi aralıktı genç bir kadın uyuyordu alacakaranlıkta alt ranzada saçları saman sarısı kirpikleri mavi kırmızı dolgun dudaklarıysa şımarık ve somurtkandı üst
Yeniden, hayatın umulmadık kötü akışı merhabasını esirgemedi. Bu kez her şeyden, hepsinden acıydı yalnız. Kabus olmaması ne büyük talihsizlik. Bir melek oluştu içimde, canımdan filizlenen, minicik. Büyüttüm onu hevesle . Her gün konuştukda biz, uzun uzun . Ama bir gün sustu farkedemedim. Son kez dokunmuş bana, son kez hissetmişim küçük adamımın küçük ayaklarını farkedemedim . Kavuşmamıza günler kala uçup gitti benden . İnanması ne kadar güç ne kadar imkansız . Yine de güneş sapsarı aydınlatıyor, bahar her yerde çiçek açtırıyor inanması ne kadar güç. En çok da bu canımı yakıyor, hayat beni hiç öldürmemiş gibi davranıyor.
Reklam
KUZGUN Ortasında bir gecenin, düşünürken yorgun, bitkin O acayip kitapları, gün geçtikçe unutulan, Neredeyse uyuklarken, bir tıkırtı geldi birden, Çekingen biriydi sanki usulca kapıyı çalan; "Bir ziyaretçidir" dedim, "oda kapısını çalan, Başka kim gelir bu zaman?" Ah, hatırlıyorum şimdi, bir Aralık
67 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.