Dinlerin, özellikle büyük dinlerin, semavi dinlerin insanlık tarihinde, uygarlık tarihinde, oynamış oldukları son derece önemli, yararlı rolleri olduğunu biliyorum. Ama ben Tanrıya, Yehova’ya, İsa’ya, Muhammed’e, Cennete, Cehenneme, Şeytana Meleklere, erkek veya dişi cinlere inanmıyorum. Olay bu kadar basit.
Ayrıca bu noktada hemen sizi veya iyi niyetli hayalî bir okuyucuyu şu konuda uyarmam gerekiyor ki bana inadımdan, kibrimden, küstahlığımdan ötürü inanmadığımı söylemeniz kadar aslında farkında olmaksızın inandığımı, ama inandığımı bilmediğimi veya itiraf etmediğimi söylemenizin de hiçbir faydası yok. Nihayet bana inanma arzusundan, iradesinden vazgeçmemem, onun üzerinde ısrar etmem gerektiğini, kâfi derece sebatkâr olduğum takdirde bir gün inanacağımı göreceğimi de lütfen söylemeyin. Çünkü ne böyle bir arzum var, ne de böyle bir azmim.
Alexander Pope'ye göre, insanlar melek, melekler ise Tanrı olmak isterler. İngiliz şair, tanrılara özenen meleklerin düştüklerini, meleklere özenen insanların ise isyan ettiklerini belirtir.
“İrade asla ölmez, hep içtedir. İradenin şiddetiyle gizemini kim bilebilir? Çünkü Tanrı, tabiatı gereği kudretliyle her şeye hakim olan iradedir. İnsan zayıf iradesi yüzünden kendini meleklere ve ölüme teslim eder.”
Gereğinden fazla melek oImak tehlikelidir: Dünya sana, meleklere her zaman haklı olarak davrandığı gibi, acımasız bir alaycılıkla davransa, hemen en kötü ve en alçak bir iblis haline gelirsin.
Gökyüzünde meleklere ait iki bayram gecesi vardır. Bu müslümanların iki bayramına karşılıktır.
Meleklerin bayramlarından biri Berat gecesi yani Şaban'ın on beşinci gecesidir. Diğeri de Kadir gecesidir.
Mü'minlerin bayramları ise, Ramazan bayramı ve Kurban bayramıdır.
Bundan dolayı Berat gecesini melekler, bayram diye adlandırmışlardır.