Büyük ve daima soğuk olan müzik dershanesi çocukların kendilerini kapıp koyvermeleri için en münasip yerdi. Erkek çocuklar en serbest el şakalarını yapmaya, genç kızlar konuşup konuşup sonra mendillerini ağızlarına tıkamaya çalışarak kahkaha ile gülmeye burada imkân bulurlardı. En ağır sözü: “Rica ederim, size yakışır mı?” demekten ileri geçmeyen genç muallim gürültüyü piyanoya daha şiddetle vurarak veya derhal hep beraber söylenecek bir şarkıya başlayarak bastırmak isterdi.
"Şeytanı yenmek için melekten yardım gerektiği gibi, yoldan çıkarıcı bir güzelliğin etkilerini olsa olsa namus rengiyle süslenmiş bir güzellik mahveder."
Hocalık garip şey... İnsan ne kadar bu meslekten kaçmak isterse istesin, ayrıldıktan sonra talebelerine ait hatıraların tesirinden kendini kurtaramıyor...
102. Onlar, Süleyman'ın hükümranlığı hakkında şeytanların uydurup söylediklerine uydular. Gerçek şu ki Süleyman kâfir olmadı, fakat şeytanlar kâfir oldular; çünkü insanlara sihri, Bâbil'de iki meleğe, Hârût'la Mârût'a indirileni öğretiyorlardı. Hâlbuki bu iki melek, "Biz ancak imtihan vasıtasıyız; sakın küfre sapma!"
Şeytana üstün gelmek için melekten yardım istemek gerektiği gibi kötü yola düşüren bir güzelliğin tesirlerini olsa olsa masumiyet rengiyle süslenmiş bir güzellik etkisiz hale getirebilir."