Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sonra benden yana çeviriyor başını. Gülümsüyorum ona. İki yeniyetmeyiz şimdi. Çok sevmenin, ölüp bitmenin, birbirini zalimce hırpalamanın büyük yangınından uzakta, serin bir yerindeyiz artık hayatın. Aramızda birkaç santim var. Ama birimiz uzanıp diğerini öpüverecekmiş gibi bir yakınlık değil bu. Bilakis, artık hiç kısalmayacak bir mesafe aramızdaki. İkimizin de korúmaya sessizce mutabık kaldığı bir mesafe.
Gülümsüyor, gözleri tavanda. Bugün ilk kez gülerken görüyorum onu. Gülünce bambaşka bir resim çiziyor yüzünün çizgileri. Bana bir sürü şey hatırlatan yeni bir resim bu.
Reklam
"Ben seni yarı yolda bırakmadım ki Selim, yol bitti."
Ağır ağır tırmanıyorum basamakları. Bir insan basamakları ancak bu kadar ağır ağır tırmanabilir. Son basamakta başımı kaldırıp az evvel sırtımı dönüp gittiğim eski apartmanla tekrar göz göze geliyorum. "Ne oldu?" der gibi bakıyor. Verilecek cevabım yok. Dördüncü katın az evvelki şakrak ışıkları sönmüş, pencereleri karanlık.
İçimde uzun zamandır birikmiş, dilimin ucuna gelip gelip geri dönmüş cümlelerin duyulmak için bu akşamı beklemiş olması epey münasebetsiz bir rastlantı, tamam, kabul ediyorum ama elimde bundan daha başka bir tarih yok, çünkü olmamalı, buna inanmak istiyorum. Bu geceden başka bir gece yok. Hem ona iyilik yaptım, diyorum. Annesinin geniş kanatlarının altında, doğduğu günden bu yana pamuklara sarılmış, öpülüp koklanmış, büyümesine hiç gerek olmamış, büyümesi ondan hiç istenmemiş, hiç düşünmemiş, ne zaman düşecek gibi olsa altına dünyanın en yumuşak minderleri serilmiş, ne zaman yuvadan uçmak istese bu boş hevesten derhal bir yolu bulunup vazgeçirilmiş, kırk dört yaşında bir insan yavrusu için bundan daha iyi özgürleşme vesilesi mi olur canım, diyorum. Bana da oldu kaç defa. Öldüm mü, ölmedim. O da ölmeyecek. De ki öldü, o vakit küllerinden doğacak. Sıklıkla öyle olur çünkü. Beni hâlâ sevdiğini sanıyor. Oysa artık sadece bir yaslanma olasılığıyım onun için. Dengesini kaybettiğinde elini boşluğa uzatıp da tutunuverdiği ilk şey. Artık kimsenin düşeyazarken tutunuverdiği bir şey olmak istemiyorum. Bu his merdivenleri inmem için arkamdan bir el gibi itiyor beni. Kum torbalarını attıkça hafifleyen bir balonum sanki, her basamakta biraz daha iniyor, indikçe yükseliyorum. Ben senin annen değilim. Ben senin annen değilim. Ben kimsenin annesi değilim.
Evin sessizliğini sadece koridordaki sarkaçlı saat bozuyor. Zamanı anons etmeye bunca hevesli bir icadın tik takları, kafamın içindeki bütün zaman mefhumunu sıfırlıyor. Hangi yıldayız, kaç yaşındayız bilmiyorum. Dokuz yıl önce kapadığım başka bir kapıya gidiyor zihnim. Bu, onun yüzüne kapadığım kaçıncı kapı. İlk değil.
Reklam
Ama şimdi gidersem vesilesi olduğum hüsranın ağırlığıyla sokağa çıkar çıkmaz bir kamyonun altında kalmaktan korkuyorum. Onunkinden değil, kendi ahımdan korkuyorum. Ben bu hayatta en çok kendi ahlarımdan korkuyorum.
Kendimi bir anda sahnede, bana bakan onlarca gözün karşısında buluyorum. Az önce beni görmeyen gözlerin çarpıcı değişimi karşısında afallıyorum. Sahne mi yani, diyorum içimden, sahneye çıkınca mı anlam kazandı bütün varlığım? İki basamak yukarı tırmanınca, eline bir mikrofon alınca oluyor mu bu işler?
Sayfa 62 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Babam annemin olmadığı bir evde mutlu olmazken, annemin onun olmadığı bir çadırda mutlu olmasına ağlıyordu.
Sayfa 59 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Sana iyi gelmeyeni nasıl seversin?Sokakta mı buldun kendini?
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.