"Ben de sessiz ve karanlık yolda mermer merdivenleri göle kadar inen Villa Carlotta'ya kadar yürüyüp serin basamaklara oturdum. Gece olağanüstüydü. Bellagio'nun daha önce dalların arasında ateşböcekleri gibi yanıp sönen ışıkları şimdi suyun üstünden çok uzaklarda görünüyorlardı ve birbirlerinin ardından yavaş yavaş ağır karanlığın içine düşüp kayboldular. Göl karşımda kara bir mücevher gibi pürüzsüz ve sessiz, ama köşelerinde yine de alevli kıpırtılarla uzanıyordu. Dalgalar beyaz tuşlara uzanan ak parmaklar gibi hafif şıpırtılarla basamaklara doğru yükselip alçalıyordu. Binlerce yıldızın kıvılcımlandığı rengi belirsiz gök kubbe sonsuz bir yükseklikte görünüyordu. Yıldızlar yanıp sönen sessizlikleri içinde öylece duruyorlardı; yalnız arada bir içlerinden biri elmassı dizinin içinden aniden ayrılıp yaz gecesinin içine kayıveriyor; karanlığın içinde, vadilere, yarlara, dağlara veya uzak sulara doğru nereye gittiğini bilmeden kör bir kuvvetle savruluyordu, bir insan yaşamının bilinmeyen bir kaderin sarp derinliklerine savruluşu gibi..."
Sayfa 30 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
"Gece ilerlemişti, bulutların örttüğü ay tuhaf, titrek bir ışık yayıyordu. Ağaçların arasından gölün solgun yüzeyi görünüyordu, dallara kıvılcımlar ve yıldızlar asılmış gibiydi."
Sayfa 27 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
"Bir genç kızın maviliğin içinde amaçsızca süzülen beyaz, uçarı bulutlara benzeyen hayallerini ve sonra akşamları bulutlar gibi daha sıcak renklere bürünen, önce pembe, ardından yakıcı bir kızıllıkla ışıyan o hayalleri kim bilebilirdi ki?"
Sayfa 23 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu