En acayip gücümüzdür,
Kahramanlıktır yaşamak :
Öleceğimizi bilip
Öleceğimizi mutlak.
Memleket mi, daha uzak,
Gençliğim mi, yıldızlar mı?
Bayramoğlu, Bayramoğlu,
Ölümden öte köy var mı?
"Herhangi birisi, mesela annesi Muazzez Hanım, ilk eşi Fikriye Hanım, ikinci eşi Pakize Hanım, resmi eş sıfatını hiçbir zaman taşımayan Sevin Hanım (hatta Özge!), Oğuz Atay'a dönüp de ne kadar ileri görüşlü, ne kadar öngörülü, ne kadar memleket gerçeklerinden haberdar bulunduğunu söylese, zerre tereddüt belirtisi göstermeden buna karşı çıkardı. Biraz daha yaşayıp yetmişlerine erişebilseydi eğer, cennet vatanın sadece reisicumhurbaşkanı'ndan ibaret bir parodiye dönüştüğünü kendi gözle- riyle görebilecekti oysa. Sence o zaman nasıl bir tutum takınırdı Olric? "
Mesele bugün İhsan, Nedime, Kâmil, şu bu meselesi değil... Memleket meselesi. » Ahmet güldü. “Vatan diyecektim ama, bu kelimeyi öyle kepaze ettiler ki... Bazı sözleri gereksiz yerlerde kullanmayı yasak etmeli... Bunların başına da "vatan" ve “millet" kelimelerini yazmalı... Hayatını memleket için vermeyi kararlaştıranlar, bu uğurda şereflerini tehlikeye atamazlarsa acayip olmaz mı?”
Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim
Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim
Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikâyet ölümden olsun.
58. Biz nimetler içinde şımaran nice memleket halkını helâk etmişizdir. İşte kendilerinden sonra içlerinde pek az oturulmuş yurtları! (O yurtlara) biz varis olduk, biz.
(Kasas, 28/58)
"Memleketi taksim mi ederlermiş? Memleketin zaten neresi benim? Ereğli'de kömür Fransız! Haydarpaşa'da demir Alman! Yalnız Yemen'de dökülen kan Türk! Üstünde ölüp altında gömülecek kadar bir toprak; bu mu memleket?