Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Heykelden başka şey yapmadınız diyenlere
CUMHURİYET DÖNEMİ 1924 - 1949 ARASI YAPILANLAR Ankara Fişek Fabrikası (1924), Gölcük Tersanesi (1924), Şakir Zümre Fabrikası (1925), Eskişehir Hava Tamirhanesi (1925) Alpullu Şeker Fabrikası (1926),
Sizin düşünceniz nedir?
Arkadaşlar merhaba. Kore Savaşı’yla ilgili bir bir ödev hazırlıyorum. Prof. Dr. Hakan Kumbasar’ın yazdığı Kore Savaşı ve Tarih Bilinci adlı makalede şöyle bir paragraf okudum sizin de değerlendirmeniz ve yorumlamanız için burada paylaşmak istiyorum. Paragraf şöyle; “Kore Savaşı, dönemin Menderes Hükümeti’nin 25 Temmuz 1950 tarihinde BM Genel Sekreterliği’ne Güney Kore’ye yardım için kuvvet göndermeye hazır olduğunu bildirmesiyle böyle bir nitelik kazanmıştı. Türkiye ABD sayılmazsa Kore’ye bir tugay büyüklüğünde askeri kuvveti göndermeye karar veren ilk devletti. Türkiye’nin Kore Savaşı’na toplam 5090 askerden oluşan büyük bir kuvvetle katılmasının gerçekten gerekli olup olmadığı veya savaşın başlamasından hemen iki yıl sonra gerçekleşen NATO üyeliğimiz için 937 şehit ve 2068 yaralıdan oluşan bir ödünün verilmesinin sorgulanması benim aşan bir konudur.” Bizi de aşar mı buyurun değerlendirelim.
Reklam
Nazım Hikmet Ran
Nazım Hikmet'in Aziz Hatırasına Dünya tarihinin belki de en kanlı yüzyılının başında doğdu. Dönemin koşullarına göre oldukça varlıklı ve eğitimli sayılabilecek bir aileden geldi. “Üç yaşımda Halep’te paşa torunluğu ettim” der Otobiyagrafisinde. Paşazadeydi aslında burjuva karşıtı olmasına rağmen. Ancak çok kızardı kendisine “Paşazade” diye
GÜCE EVLADINI KURBAN VERMENİN TEK İZAHI ; AFYONLANMIŞ CEHALET..! Tanrılar ya da bir inanç uğruna canlıların kurban edilmesi geleneğinin kökeni binlerce yıl öncesine dayanır. Sümerler,Hititler,Antik Yunan,Mayalar,Aztekler ve İbrahim’in 7 yaşındaki oğlu İsmail’i ,gördüğü rüya üzerine Tanrıya kurban edişi hikayesinde görülen kurban
Ustad NFK “Ya ol, Ya öl” Diyebilmiştir :
Necip Fazıl’ın İslamcı bir yazar olarak, İslâm’ı merkez alan, batı taklitçiliği ve materyalizme karşı bir duruşla kendi dünya görüşünü ya da “ideolocyasını örmeye çalıştığı” hakikati çerçevesinde bakılmalıdır. Öyle ki bu dünya görüşüne inanan nesiller yetişmiş ve siyasi mânâda karşılığını da bulmuştur. Necip Fazıl, Türk Devletinin ve İslâm dünyasının dirilişini, İslâm’ın özüne sarılmakta görmüş, Cumhuriyet dönemi siyasî parti ve kişilikleri de bu anlayışa yaklaşabildikleri çerçevede değerli görmüştür. Bu sebeple, ümit var olduğu, Menderes’e “Ya ol, Ya öl” diyebilmiştir. İdeoelocyasını anlatmaya, olayları değerlendirmeye, insan yetiştirmeye bir vasıta olan Büyük Doğu’ya ve yayın hayatına destek olmuş olan Menderes kişisel hayatında bir liberal dahi olsa bunun için kıymetlidir.
Behice Boran
Behice Boran kimdir? 1 Mayıs 1910 tarihinde Bursa'da dünyaya gelen Behice Boran, Kurtuluş Savaşı sırasında Bursa'nın Yunan askerleri tarafından işgali üzerine ailesiyle İstanbul'a göç etti. Lise öğrenimini Amerikan Kız Koleji'nde 1931 yılında tamamlayan Boran, bir süre öğretmenlik yaptıktan sonra ABD'deki Michigan Üniversitesi'nde burslu olarak
97 öğeden 61 ile 70 arasındakiler gösteriliyor.