Nihâyet ev sahibi ve beklediğim arkadaşlar geldiler. Birlikte kahvaltımsı bir yemek yedikten sonra Y.D.'dan vedâlaşıp; teşekkürlerle ayrıldık. Beş-altı saatlik bir yolculuktan sonra Frankfurt'taki büromuza ulaştık. Büromuz geleceğimizi duyan meraklı dostlarımızla doluydu. Daha önce onbeş - yirmi günlük konferans turneleri ve ziyaretler için gelip
Sayfa 103 - SEBİL YAYINEVİ / DUAKitabı okudu
Şafak Türküsü..
Beni burada arama anne Kapıda adımı sorma Saçlarına yıldız düşmüş Koparma anne Ağlama Kaç zamandır yüzüm tıraşlı Gözlerim şafak bekledim
Reklam
İnsan neden çocuk yapar ki? Yaşamı uzatmak için, ayrıca çocuğunun neye benzeyeceğini görmeye meraklı olduğu için. Zaman zaman sürdüğün yaşamın daha fazla uzatılmaya değmeyeceğini düşünüyordun. Ama çocuğun sen olmayacaktı. Kendisi olacaktı. Kendi üzüntünü de ona geçireceğin ne belliydi? Tam tersine, yazgısında mutluluk olamaz mıydı? Yine de karının sorusunu geçiştirdin. O da sende beklediği heyecanı göremeyince, sessizliğini istemediğine yordu. Çocuksuz öldün.
Çocuğun olmadı. Karın çocuk isteyip istemediğini sormuştu sana. Kendini daha olgun hissetmiyordun, günün birinde olgunlaşacağından da emin değildin. Bir çocuk dünyaya getirmek öyle önemli, öyle gizemli bir işti ki, onu doğru dürüst gerçekleştirebileceğine inanmıyordun. Yaşamı aktarma yetinin seni aşmasını kabullenmen gerekiyordu. Annenle babanın da seni doğurmaya karar verirken, senin bugün olduğundan daha akıllıca davrandığını düşünmüyordun. Onların kararındaki bencillik, hafiflik karşısında şaşırıp kalıyordun. Olduğun kişiyi, olmanı istedikleri kişiden çok daha az isteyeceklerini düşünüyordun. Kendini bir sahtekar gibi hissediyordun, çünkü onları düş kırıklığına uğratmamış olsan da, kurdukları düşlere hiç benzememiştin. Öte yandan, o düşleri de bilmiyordun, sana anlatmalarını hiç istememiştin. İnsan neden çocuk yapar ki? Yaşamı uzatmak için, ayrıca çocuğunun neye benzeyeceğini görmeye meraklı olduğu için. Zaman zaman sürdüğün yaşamın daha fazla uzatılmaya değmeyeceğini düşünüyordun. Ama çocuğun sen olmayacaktı. Kendisi olacaktı. Kendi üzüntünü de ona geçireceğin ne belliydi? Tam tersine, yazgısında mutluluk olamaz mıydı? Yine de karının sorusunu geçiştirdin. O da sende beklediği heyecanı göremeyince, sessizliğini istemediğine yordu. Çocuksuz öldün.
Güzel, değerli şeyler düşünmek ve onları bir hazine gibi kalbinde saklamak daha iyi. İnsanların düşüncelerime gülmesinden ya da onları merakla irdelemesinden hoşlanmıyorum. Ve her nasıl olduysa, artık büyük kelimeler kullanmak istemiyorum. Şimdi onları kullanabilecek kadar büyük olmama rağmen kullanmak istememem çok acı değil mi? Büyümek bazı açılardan eğlenceli ama benim beklediğim türden bir eğlence değil, Marilla. Öğrenmem ve üzerine düşünmem gereken o kadar çok şey var ki büyük sözler etmeye zamanım yok diyebilirim.
Fakat son zamanlarda yaşadığı medcezirler, sanki görünmez elleriyle çözüvermişlerdi alnındaki isabeyi... Hatice üstünden hırkası alınmış kadar üşürken buluyordu kendisini bu yüzden. Çünkü Hatice, fark etmişti aniden. Fark ettiği sadece muhatabı, beklediği yolcu değildi şüphesiz. Muhatabının aynasında kendi yüzünü de görmüştü Hatice. Üşümesi bundandı... Sevdiği ve fark ettiği simada kendi oturduğu odayı keşfediyordu... Aydınlık ve mesafe hakkında o ana kadar bildiği her şey suya düşmüştü. Uyumak istiyordu. Üstünü sıkı sıkıya örtüp bir an evvel uyumak. Alınbağını birazdan çözmek üzere olan kendi ellerini uyutup her şey geçinceye ve yatışıncaya kadar uyumak istiyordu. Sevdiğini fark ediyordu Hatice. Sevdiğini fark ettiğinde, onun merakla beklenen yüzünde okumak uzaklık ve yakınlık bilgisini... Ne kadar zor ve yeni bir şeydi Hatice için. Şimdiye kadar mesafeler hakkında ciddi manada hiçbir şey düşünmemiş olduğunu görüyordu. Sevdiğini bekliyor olmak onu titretiyordu.
Reklam
112 öğeden 51 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.