Gün akşam olur elinde kitaplar
Ve bir demet çiçekle çıkıp gelirdin
Bir kez bile unutmadın ‘merhaba’ demeyi
Ve en yanık türküleri nasıl da söylerdin
Bir dostun vurulduğu gün
Hâlâ koynumda resmin
ve bir demet çiçekle çıkıp gelirdin
bir kez bile unutmadın “merhaba” demeyi
ve en yanık türküleri nasıl da söylerdin
bir dostun vurulduğu gün
Hâlâ koynumda resmin
Sımsıcak konuşurdun konuşunca
ırmak gibi rüzgar gibi konuşurdun
yayla kokuşlu çiçekler açardı sanki
çiğdemler güller mor menevşeler açardı
Sımsıcak konuşurdun konuşunca
Hâlâ koynumda resmin
Dağları anlatırdın ve dostluğu
bir ceylan gibi sekerdi kelimeler
Sesini duymasam çölleşirdi dünya
dağlar yarılır ırmaklar kururdu
bulutlar
Gün akşam olur elinde kitaplar
ve bir demet çiçekle çıkıp gelirdin
bir kez bile unutmadın "merhaba" demeyi
ve en yanı türküleri nasıl da söylerdin
bir dostun vurulduğu gün
Hala koynumda resmin
ben hiç böylesini görmemiştim
vurdun kanıma girdin itirazım var
sımsıcak bir merhaba diyecektim
başımı usulca dizine koyacaktım
dört gün dört gece susacaktım
yağmur sönecekti yanacaktı
sameland seferden dönecekti
duvardaki saat duracaktı
ben hiç böylesini görmemiştim
vurdun kanıma girdin itirazım var...
~ ATTİLA İLHAN ~
Sen de sıkıl Erdal. Hem de sıkıntının değerini bil. Herkes sıkılamaz. Gözlerinden öperim kardeşim.
(Not: Yenilik, Yeditepe yolluyorum. Ufuklar’ ı görmedim. İstediğin olursa bildir. Merhaba.)
Önceki Gün ya da Bir Yıl Öncesi Danny Livingstone, sol kulağının içindeki kulak çubuğunu elinde çevirdiği sırada kendi kendisine, burası cennet, dedi. Yanına kar kalan birkaç günlük keyfinden biri de buydu, çünkü yüzlerini bile hatırlayamadığı kadar çok kadınla yatıp kalktıktan (ki kendileriyle bir daha karşılaşmayı filan arzulamıyordu), o güya