İşte ey nefis ve ey arkadaş! İnsanın havfa ve muhabbete âlet olacak iki cihaz, fıtratında dercolunmuştur. Alâküllihal o muhabbet ve havf, ya halka veya Hâlık'a müteveccih olacak. Halbuki halktan havf ise elîm bir beliyyedir. Halka muhabbet dahi belalı bir musibettir. Çünkü sen öylelerden korkarsın ki sana merhamet etmez veya senin istirhamını kabul etmez. Şu halde havf, elîm bir beladır.
Çünkü dünya tarihi davetsiz misafirleri tolere etmez, kahramanları kendi seçer, işi olmayanları tüm çabalarına karşın merhamet göstermeden geri yollar.
Reklam
Sanki Miryakefalon Savaşı'nın tam ortasındalar. Kalplerinde merhamet yok. Nasıl böyle bağırabiliyorlar.
"Hangimiz teşekkür borçlu? - -verenin alana teşekkür etmesi gerekmez mi aldığı için? Armağan etmek bir zorunluluk değil midir? Almak - merhamet değil midir?"
Öylece uzaktan senin mutluluğunu izliyorum. Bana kurdurduğun hayalleri, kurduğumuz hayalleri başkasıyla yaşamanı izliyorum. Elimden bir şey gelmiyor. Sana olan güvenimde ya da sevgimde bir değişiklik de olmuyor. Öylece izliyorum gülümsemeni. Dünyada mutlu olmasını en çok istediğim insanın mutluluğunu izliyorum ama neden ben mutlu değilim? Böyle bir durumda benim de mutlu olmam gerekmez miydi? Bilmiyorum... Öylece bütün gün izliyorum. Kimseye ağzımı bile açamıyorum. Öylece bütün gün acı acı gülümsüyorum. Ağlamak istiyorum, yok olmuyor. Biraz rahatlamak istiyorum, olmuyor. Her hayal kırıklığını sırtlayıp ötekini beklemeye başlıyorum. Her aynaya baktığımda eriyişimi izliyorum. Beni sen üzüyorsun, ben insanlara karşı olan güvenimi kaybedip sana güvenmeye devam ediyorum. Beni sen üzüyorsun, ben insanlara küsüp ortadan kayboluyorum, her gün burada buluyorum kendimi. Beni sen üzüyorsun ben seni her geçen gün daha çok seviyorum. Öylece bütün gün gülümsüyorum. Birisini beklediğimi kahkahalarla, gülücük saçarak anlatıyorum. Merhamet ve şefkat istiyorum bütün gün. Öylece bütün gün seni seviyorum. Seni sevmek dışında hiçbir şeye hevesim olmuyor. İnsanlar genellemeler yaparak bana öğütler veriyor sen farklısın diyorum bütün gün. Öylece bütün gün seni savunuyorum, toz kondurmuyorum sana. Öylece bütün gün gece gördüğüm rüyayı düşünüyorum, hep sen oluyorsun rüyalarımda. Öylece izliyorum seni, hayallerimin benden uzaklaştırılışını izliyorum. Öylece izliyorum her şeyimin elimden kayıp gidişini. Ve elimden hiçbir şey gelmiyor. Hiç bu kadar çaresiz kalmamıştım. Ben aslında gittiğin gün öldüm ama hâlâ üzerime toprak atılmadı.
Türk filmlerindeki 'fakir ama gururlu genç' klişesi yaşadığı aşağılanmayı hırs yaparak başarılı olmuş insanların tipik örneğidir. Türkiye'de aşağılandığı için yükselenlerin, bir hayalin peşinde koşarak başarılı olanlardan daha fazla olduğunu bildiğim için Türk filmlerindeki bir sahneyi çok ciddiye alıyorum. Kötü kalpli
Reklam
"Şefkat ve merhamet, kölelerin yeraltı hapishanelerinde icat edilmiş şeylerdi;güçsüz ve sefiller ordusunun ıstırabından başka bir şey değillerdi."
Sayfa 398Kitabı okudu
180 syf.
·
Puan vermedi
Doğmak ya da doğmamak. Tüm mesele bu değil. İnsan hayatı üç evreden ibarettir. Doğmak, yaşamak ve ölmek. Bizim için doğmak ve ölmek arasındaki o zaman dilimi çok kıymetlidir. Kendimizi gerçekleştirmeye çalışırız. Peki ya bizi dünyaya gelmeden önce bizi birileri eğitmek isteselerdi? Nasıl bir dünyaya geldiğimizi anlama imkanımız olsaydı?
Doğmadı Kutsal Çocuk
Doğmadı Kutsal ÇocukPascal Bruckner · Telos Yayıncılık · 199736 okunma
Merhamet bilemeyen kalbinden öpüyorum…
Soykırım Ayetleri
1. [Musa hitabesini şöyle sürdürdü: ] "Rabbin Allah, ele geçirmek üzere girmekte olduğun şu ülkeye seni soktuğu zaman, önündeki pek çok ümmeti [bu bağlamda] Hiti, Girğaşi, Emuri, Ken'ani, Ferizi, Hivi ve Yebusi [gibi] senden daha çok ve büyük olan 7 ümmeti öldürerek yok edecektir. 2. Bu sebeple Rabbin Allah onları senin önüne [eline] verdiği zaman, sen de onları katlet ve onları [tamamen] yok et ! Onlarla asla herhangi bir anlaşma yapma ve onlara kesinlikle şefkat ve merhamet gösterme! Tesniye 7
Sayfa 1634 - cilt: 2
Reklam
528 syf.
8/10 puan verdi
·
31 saatte okudu
Kalbim dört bir yanda...
Acıların Hükümdarı anlık olarak bitmiştir.Yorumum oldukça taze,okumayı az önce bitirdim.Alıntıları en yakın zamanda burada paylaşacağım ancak bugün değil.Yorumuma gelecek olursak... Kitap bitti fakat bende bittim.Çok fazla ters köşe bulunan bir kitaptı.Kitap akıcıydı,sürükleyiciydi,okunmaya değerdi. (FAZLASIYLA SPOİLER İÇEREN KISIMA GEÇİYORUZ.) En
Acıların Hükümdarı
Acıların HükümdarıAdora Yağmur · İndigo Kitap · 2024177 okunma
Cihan bak kardeş, 5 yaşında çocuğa anlatır gibi anlatacağım sana!.. || Peygamberlerin yaptığı insan üstü olaylara mucize denir, Veli kulların yaptıklarına ise keramet denir. Ve bu haktır. Ben bir Cumhurbaşkanı olsam ve orduma Bir komutan atasam o komutan da kendisi olmadığı zamanlar için kendi yerine bir vekil tayin etse ve kendisi şehid olsa,
Bir kadın için "aşk" nedir? Bir kadın için aşk "şefkat"tir. İçinde şefkat olmayan bir aşkı, hiçbir kadının inandırıcı bulacağını zannetmiyorum. Çünkü kadınlar, severken, ilgilenirken, düşünürken dünyaya şefkat gözüyle bakarlar. Bunun için ki biz kadınlar, içinde şefkat olmayan bir sevgiyi asla inandırıcı bulmayız. Şefkati, çok kimse merhametle karıştırır. Oysa ikisi çok farklıdır: Merhamet acımaktır, şefkat ise incelikli sevgidir. Anneler çocuklarını, acıdıkları için merhametleri ile değil, içten gelen karşılıksız sevginin en güzeliyle, şefkatleri ile severler Şefkat küçük şeylerdedir ve aşk her zaman küçük şeylerin içine saklanır. Ve biz kadınlar için küçük şeyler çok mühimdir.
Merhamet bilmeyen kalbinden öpüyorum
“Kendime yeni bir merhamet seçtim.”
Sayfa 27 - Metis YayınlarıKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.