Her medeniyet, kendi insan tipini vücuda getirir. O insan tipi de, mensup olduğu medeniyetin sıfat ve karakterleriyle âhenk teşkil eder. Bir tarafta; Firavun, Nemrut, Aristo, Sezar, Darwin, Freud, Marx ,Lenin, Hitler, Adam Smith ve benzerlerinin kurduğu karanlık ve nefsânî dünya görüşleri... Onlar ve yetiştirdikleri insan tipleri, dünyaya aslâ rahmet ve merhamet getirmediler. İnsafsız bir maddeciliğin, vicdansız bir kaba kuvvetin, ruhsuz makine ve elektronik âletlerin âdeta putperest olarak insanlığa zulüm ve karanlık getirdiler. Kasvet ve sıkıntılara sebep oldular. Ülkeleri vîrâneye çevirdiler. Diğer tarafta ise rahmet ve selâmet dini İslam... İslam medeniyeti, insanlık tarihinde bir kere ulaşılabilmiş bir zirvedir. Bunun sebebi, insandaki fıtrî istîdatların, İslâm sâyesinde ilahi ilim, irfan, hikmet ve faziletlerle mükemmel seviyede teçhiz edilmiş olmasıdır. Yani İslam toplumunun güzide insanları, ruhi ihtilaçlarını ve nefsani problemleri bertaraf ederek, gönüllerini, hakiki İlim ve irfan ile İhya etmişlerdir. Allah'ın verdiği akl-ı selîmi, kalb-i selîmi vicdan ve iz'ânı vahyin ışığında en güzel şekilde değerlendirmişlerdir. İslam ahlakını bütün ihtişamıyla yaşayıp yaşatmışlardır.
Sayfa 12 - Erkam YayınlarıKitabı okuyor
Bu da akıldır, ama bu merhamet aklı değildir. Bu imha aklıdır.
Bugün Batı kelimesini, imana, muhabbete düşman olan, ikiyüzlülüğün adresi olarak kullanıyorum ben. Tarihte eşi benzeri görülmemiş bir yanıltıcılık, bir fitne kaynağı olarak görüyorum ben Batı'yı. Roma da bir kâfir medeniyeti idi. Fakat Roma, yalanı bu kadar doğru gibi göstermeyi becerememişti. Sapkınlıkta o kadar derinleşmemişti. Şu andaki müthiş bir derekedir. Yani adam savaş yapıyor, katliam yapıyor, atom bombası atıyor; sonra onu icat eden adamı bize şirin bilim adamı diye sunuyor. İşte Einstein'ın dil çıkarmış fotoğrafı, çoluk çocuğumuzun odasında asılı... Bu herif örnek bilim adamı oluyor. Kim bu adam? Askerlerin asla görmediği, savaş hattında bulunmayan çocukların, kadınların, yaşlıların yaşadığı şehirleri topyekün yok etme teknolojisini düşünüp bulan adam. Bu da akıldır, ama bu merhamet aklı değildir. Bu imha aklıdır. "Nasıl imha ederim?" diye hareket ediyor. Evet, aklı bu yönde mükemmel çalışıyor. Ama kalbinde merhamet yok, yani gerçek insan değil.
Sayfa 421Kitabı okudu
Reklam
Gazze kendi savaşını kendisi veriyor. En başından beri böyle olacağı belliydi. Ben halen İsrail’in kazanmasını zor görüyorum Ama bu savaş bize bir kaç şeyi açık olarak öğretsin ; 1-İsrail ve siyonizm yeryüzündeki en ahlaksız, hukuksuz ve insanlıktan uzak oluşumdur. Ve uluslarası lobiciliği çok güçlüdür. 2-Müslüman ülkeler acziyet içerisindedir. Kendimizi güç konusunda kandırmayalım. Biz güçlenmezsek kimse bize merhamet etmez. 3-Uluslarası/modern değer diye sattıkları her şey yalandır. İnsan hakları vb bunların değer oluşturduğuna hâla inanabilenler ya ciddiye alınmayacak kadar saf ya da kötü niyetlidir. 4-2024 yılında kameralar önünde soykırım uygulanabilir. Tüm dünya da bunu izler. Yeter ki ölenler esmer tenliler olsun. 5-Batı medeniyeti denilen şey sistematik olarak ahlaksız, aşşağılık ve vicdansız bir oluşumdur. (3-5 münferit sese aldanmaya benim karnım tok. Sistematik tavırları ortada) 6-Bu coğrafyada var olmak ve eski gücümüze dönmek istiyorsak köpek gibi çalışmak zorundayız. 7-Türkiye’de ciddi miktarda siyonist İsrail yalaması vardır. Altay Cem Meriç
Seni, maviliğin görünmediğindede seviyorum gökyüzü..
olandan daha derin düşünmeme sebep olan şey ektedir. Tabiatın yada insan elinin yaptığı yıkımlar, anormali normale indirgemiş düşünceler, kötülüğe zulme kansızlığa göz kapamış din mensupları,, medeniyeti, laikliği, bilmemneciliği, Kılıfına uydurduğumuz bi çok şeyin altına sığınanlar.. çocukluğumuzun İnternet bilgisayar oyunu vb şeylerle ilk tanıştığımızdaki gibi şen şakrak değil artık sanal ortam.. yaralanmak değilde bölük pörçük olmuşuz, toplayanımız yok toplayasımızda yok.. insanlar gelir geçer zamann, mekan değişir gideriz dönmeyebiliriz herşeye anlayış gösterebiliriz ama hani o şey var ya? Kimi 'vicdan' kimi 'insanlık' kimi 'merhamet' olarak adlandırıyor heh işte o şey ne ise yittiğinde yeri büyük boşluklar oluşturup neredeyse kapanması imkansız oluyor..
İnsan hiç görmediğine, tanımadığına, karşılaşmadiğına da merhamet eder mi? Elbette... Bir arkadaşımdan duymuştum. Arkadaşım bir gün babasının içtiği ilaç bitince hemen çöpe atmadığını, eline makas alıp plastik kabın keskin köşelerini yuvarlattığını görmüş. "Baba, bunun işi bitmiş, niye uğraşıyorsun? Atsana çöpe!" demiş. Babası ise, "Yavrum, bazı garibanlar çöpleri karıştırıp rızık arıyorlar. Bunları böyle çöpe atarsam keskin uçları ellerine batıp kanatır. Onun için yuvarIıyorum" demiş. Müthiş bir iman, kulluk, ahlâk örneği değil mi? Zaten ahlâk kendinden evvel başkasını, bugünden çok yarını düşünmektir. Medeniyet de, incelik de, insanlık da bundan kaynaklanır. Ince düşünen ne incelikler bulur!
Yeni Diyalektik
_Tanrı, ilk ateisttir. Ateistler _Tanrı, ilk masondur. Masonlar _Orospu çocuğu. Marques de Sade _Herkesin tanrısı kendine benzer. Yamyamların tanrısı bir yamyam; savaşçıların tanrısı bir savaşçı; hırsızların tanrısı hırsız; aşıklarınki de aşk tanrısı olacaktır. Ralph Emerson _Trakyalılara göre tanrı, sarışın ve mavi gözlüdür. Öküzlerin elleri
Reklam
Mesnevî'nin Türkçe Şerhleri
Mevlâna’nın Mesnevî’si İslam medeniyeti dairesindeki ilmî ve irfanî birikimimizi, insan inşa etmek için kullanan en hacimli metinlerden biridir. Mesnevî zahirde ve batında ne söylerse söylesin temelde hırs ve arzularına galebe çalan bir insanı inşa etmenin derdindedir. Mevlâna bu insanın ihtiyaçlarını ekmek ve su olarak değil, ilim ve irfan olarak görür. Ona göre merhamet edilmesi gereken asıl insan, mide açlığı çeken değil mana açlığı çekendir. Mana söz konusu olduğunda kul ile tanrı ilişkisi devreye girer. Bu ilişkinin ise bin bir türlü ilim ve marifet derecesiyle kavranan bir süreci vardır. Mevlâna, Mesnevî’de bu incelikleri irfanî dilin doğası gereği sembol ve mecazlarla anlatmak zorunda kaldığı için Mesnevî, görünüşte bir hikâyeler silsilesi gibi görünse de derununda kendisine bahşedilen sırlar, hikmetler ve marifetler gizleyen bir eserdir.
Mesnevî'nin Türkçe Şerhleri
Mesnevî'nin Türkçe Şerhleri
x.com/SelcukUniPress/... PDF ve Okumak için yayinevi.selcuk.edu.tr/index.php/su/ca...
315 syf.
·
Puan vermedi
·
20 günde okudu
taşları yeme, taşları yemek yasak!
Bazı kitaplar vardır sırf ismiyle bile çeker insanı kendisine. Okuyucu merak duygusuyla kaldırır kitabın kapağını. Ne var ki bu kitaplardan çok azı aynı merak duygusuyla çevirtir her bir sayfayı okuyucusuna.Hele bir de iyi bir şairin kaleminden çıkmışsa bu kitap, merak duygusuna hayranlık da eşlik eder son sayfasına kadar. Çünkü şair duygu
Taşları Yemek Yasak
Taşları Yemek Yasakİsmet Özel · Tiyo Yayınevi · 20213,183 okunma
Ortadoğu denilen Islam Coğrafyası... Bir çiçek bahçesi. Enva-i çeşit çiçekler... Gül, reyhan, menekşe, lâle, yasemin, zambak, nilüfer, nevruz çiçeği... Kokuları birbirine karışıyor. Renkleri, desenleri, nakışları farklı farklı. Ayrık otları ve dikenler de var elbet. "Meşîet-i İlahiye" yani Yüce irade böyle takdir etmiş. Çeşitliliği seviyor Rabbimiz. Bu bahçenin kapısına büyük bir levha asmak gerekiyor: Ateşle Yaklaşma! Bu bahçenin gıdası, havası, suyu ateş olamaz; yakar, yok eder çünkü. Bahçenin "âb-ı hayatı"; adalet, sulh, selamet ve rahmettir. "Merhamet Medeniyeti"...
"İŞİMİZ KALDI HEMEN MERHAMET-İ LEM YEZELE"
İslam medeniyeti çerçevesinde kimliğini kazanmış olan Türk kültürü bu medeniyetle et ile tırnak durumundadır. Mezkûr medeniyetin çerçevesinden bir daha dönmemek üzre ayrılıp koparılmış bulunan Türk kültürünün bundan böyle kimliğini yeni baştan inşa etmesi, Türklüğün yaşamağa devamı için elzemdir. Başka bir biçimde söylersek: Tekrar kalkış noktasındayız. Türklüğün makûs talihi, efsâne kahramanı Sisifos'unkine ne de benziyor! Sürüp sürüp sarp uçurumlardan aşırarak kan ter içinde tam zirveye ulaştırdık derken, bir de bakıyoruz, koskoca kaya tekrar aşağılara yuvarlanıp gitmiyor mu! Haydi sil baştan! Bunca meşakkata yeniden katlan. Arap ve İran'la birlikte İslam medeniyetinin üç yıldızından biri olmuş olan Türk irfan hayatı, bundan böyle bir uydu olabilirse, ne âlâ. Kültürün oluşturulmasını öyle basit bir olay sananlar, poturuyla dağdan henüz inenlerdir. Ne yazık ki epeydir kaderimize kısmetimize hâkim olan onlardır. Ne kadar da ilgi çekicidir. Sultan III. Mustafa, perişan hâlimizi iki yüzyıl önce görüp dörtlüğünü aslında bugünkü bizler için yazmış olmalı: "Yıkılıptır bu cihan, sanma ki, bizde düzele Devleti çerh-i denî verdi kamu müptezele Şimdi ebvâb-i saaddette gezen hep hezele İşimiz kaldı hemen merhâmet-i lem yezele." Teoman Duralı, Felsefe-Bilim Nedir? Dergah Yayınları, 2020, s.133.
Sayfa 45 - Ş. Teoman Duralı "OSMANLI'NIN YIKILMASININ SEBEBİ KAVMİYETÇİLİK MİKROBUNUN BULAŞTIRILMASIDIR"Kitabı okudu
Reklam
Falih Rıfkı Atay
_Çocukluğumuzda Türk, kaba ve yabani demekti. İslam ümmetinden, Osmanlı idik. Vatan sözü yasaktı. Padişahın kulları idik. Okul çıkışında ’Padişahım çok yaşa’ diye bağırırdık. Arap’a Arap, Arnavut’a Arnavut, Rum’a Rum, fakat kendimize Osmanlı derdik. Bütün ekonomi, bütün iç ve dış ticaret, bakkallara kadar çarşılarımız, kadrolarında bir tek Türk
Filistinli Kardeşlerimiz İçin Dua Edelim!..
Her medeniyet, kendi insan tipini yetiştirir. Bizim medeniyetimiz; Kurʼân ve Sünnet temelleri üzerinde inşâ edilen “İslâm medeniyeti”dir. Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-ʼin örnek şahsiyetinde sergilenmiş olan “fazîletler medeniyeti”dir. Rahmet dîni İslâm, bütün haksızlık, gasp, tasallut ve işgallerin karşısında olmuştur. Fitne
Freud
_Söz ile Sihir eskiden aynı şeydi; sözlerin sihirli güçleri vardır. _Sevgi ve sinir doğru orantılıdır. _Aşk yoktur; libido vardır. Aşık insan deIidir. _Dünün mutsuz çocukları, bugünün psikopatlarıdır. _Hiçbir önerme, kendi kendisinin kanıtı olamaz. _Sanat, çocukluk tecrübelerinin büyüklüğe
136 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.