İnsanlık tarihinin en parlak dönemleri her zaman, peygamberlerin koyduğu prensiplerin söz olmaktan çok yaşanan gerçekler olduğu devrelerdir.
Sayfa 290
Talimin yani eğitimin ilk misyonu, bilgi aktarıp tecrübe sahibi yapmaktan önce, bu bilgileri kullanacak kalpleri oluşturmak; şerre değil, hayra kullanılmasını, insanların zararına değil faydasına çalışmasını sağlamaktır.
Kalbin oluşması da peygamber terbiyesi ile mümkündür.
Sayfa 292
İnsanın değeri, kulluk ettiği ilâhla doğru orantılıdır...
Sayfa 295
Reader Follow Recommendations
Allah'ın gücünün onların dar düşünceleri ile sınırlı olmadığını, sınırsız bir gücü olduğunu keşke bilselerdi!
Sayfa 297
İslâm, hayattan uzak, soyut bir vicdan dini değildir. Allah'tan gelen hiç bir din yoktur ki, yalnız inanca yönelik olup, hayata yönelik prensipleri olmasın bu durumu meydana getiren insanlardır ve böylece ortak koşmuş oluyorlar.
Sayfa 121
Kur'ân-ı Kerim Bir Hayat Kitabıdır
Allah Teâla bu din ile kıyamete kadar hükmedilmesini dilemiştir.
"Kur'ân-ı Kerim ondört yüzyıl önce indi, bugün için değildir." diyen kalp hastalarının sözünden anlaşılan; Allah'ı, ileride hayat şartlarını değişeceğini hesap edemeyip, Kur'ân-ı kerim'i vakitsiz indirmiş olmakla suçlamaktır. (Küfrün her çeşidinden Allah'a sığınırız!)
Sayfa 236
Çağdaş Avrupa cahiliyesi iman ile ilmi ayırıp, aralarına yapay bir kavga soktu. Bilgi ve kültürü arttıkça Allah'tan uzaklaşan bir gurur çıkardılar ortaya.
Her ne kadar çağdaş cahiliye böyle yapıyorsa da İslâm, bu ayrılığı kabul etmiyor.
Sayfa 200
Müslüman ilmen ne kadar ilerlerse Allah'a o kadar daha yakın olur, verdiğine karşılık şükrü artar:
"Allah'ın kulları arasında O'ndan korkan, ancak âlimlerdir." [Fatır,28]
Sayfa 199
"İnsanın yapısında Allah'ın onun yaratılışına koyduğu yaratıcısına yönelme ve ibadet etme, ilim öğrenip onunla yeryüzünü imar etme özelikleri vardır.
Bozulmamış bir yaratılışta iki özellik arasında bir çelişki olmaz. Bir yandan imana koşarken bir yandan da bilgi peşinde koşar. Zaten ikisinin yönü de aynıdır."
Sayfa 198
Kur'ân-ı Kerim ve Vicdan
"İnsan Allah'ın kendisi için yeryüzünde onun kullanımına verdiği nimetleri unutabilir, nimetlere ona bir yaratıcının varlığını yaratmadaki tartışmasız gücünü hatırlatacak bir gözle bakmayabilir.
Kur'ân-ı Kerim, güzel üslûpla, kalbin üzerindeki cilayı gölgeleyen bu toz tabakasını giderir. Ona Allah'ın kâinattaki ayetlerini, ilk defa görüyor gibi canlı bir üslûpla takdim eder."
Sayfa 26
Yaratılış ve Din
"Gerçekten insan fıtratı, Allah'ın varlığını bizim zannetiğimizden çok daha erken yaşlarda idrak eder. Biz genellikle sadece yaşlı insanların O'nun varlığını ve birliğini düşündüğünü zannederiz. Lakin, çocuğun hayatına dikkat ettiğimiz zaman, belli bir yaştan sonra, arkası kesilmeyen sorular sorup cevaplar aramaya başladığını görürüz; 'Gökleri kim yaptı? Gök niçin mavidir? Güneş gece nereye gidiyor? Yıldızlar niçin çıkıyor? Yerin sonu nerede? Ben nereden geldim? Gelmeden nerede idim?.. Gibi sorular...
Gerçekte bu soruların anlamı ve işaret ettiği şey nedir? Şüphesiz bunlar, çocuktaki fıtrat uyanışına, Hakk'ı tanımaya, yavaş yavaş Allah'ın -ilk yaratılışında onu tanık tuttuğu- uluhiyetinin gerçeğini kavramaya, düşüncesinin topraktaki bir tohumun çıkıp yeşermesi gibi olgunlaşmaya başladığına işarettir."
Sayfa 19
Hayat ve Ölüm Gerçeği
"Her canlı yaşamayı sevdiği halde, ölüme bel bükmesi neden? Sinek bile ölüme razı olmayıp, bir tehlike anında kaçıyor. Eğer yaşamak canlıların elinde olsaydı, hayatı hiçbiri terk etmezdi.
Ama ölüyorlar. Çünkü Allah canlılara ölümü alın yazısı olarak yazmıştır. İşte, bütün gerçeklerin arkasındaki sır budur."
Sayfa 32
