Komşularının ve müşterilerin gereksinimlerini anlamak, dünyayı onların gözüyle görüp kulağıyla işitmek, bir yerde onlar gibi duyup hissetmek, meslek yaşamında kişiye büyük avantaj sağlar. Bu gibi insanlar ilerler hep.
"Çünkü içimde başlattığın yangın beni mahvediyor. Çünkü senin yüzünden yanıp kül oldum."
Herkese selamlar Bu kez farklı bir sporcu romantizmi okudum da geldim. Farklı çünkü hokey değil (şükür ) Yanlis anlasilmasin hokeyi de severim aslında, hatta o kadar çok okudum ki oynarım da sanıyorum Ama sanki son zamanlarda hep aynı tarza
Ve başkasına söylemeyeceğini bildiğim için bir tek sana açabileceğim bir şey daha var: Artık okumuyorum. Haftalardır hiçbir derse girmedim, kitaplarım toz içinde öylece duruyor. Nedenini bilmiyorum, ama artık ders çalışamıyorum, hissizleştim, buradaki hiçbir meslek beni çekmiyor, çünkü bu korkunç ve boğucu yalnızlık duygusundan kimse beni çekip çıkarmıyor. Burada hiçbir şey istemiyorum artık, her şeyden tiksiniyorum. Bastığım her taştan nefret ediyorum, odamdan, karşılaştığım insanlardan nefret ediyorum, şiddetli soğuğun nemiyle yüklü kirli havayı solurken işkence çekiyorum. Buradaki her şeyden boğuluyorum, tükeniyorum. Bataklığa gömülür gibi batıyorum. Belki çok gencim, çok güçsüz olduğum kesin zaten. Yumruklarım yok, iradem yok, işleri başlarından aşkın insanların arasında bir çocuk gibi duruyorum.
Çocukluk: Sıkıntılar İçinde Bir Memur Ailesi
Bizim yaşlarımızda, çocuk yaşta, en çok giyilen şey, cızlavet lastikler vardı. Başka türlü ayakkabı falan alamazdık. Ama amcam bize zaman zaman bayramda ayakkabı alırdı. Doktor amcam... Zaten elini öperdik amcamın bayramlarda. 5 lira, 2,5 lira falan para verirdi. Onları da getirir koşa koşa annemize
Kastamonu'da Lise: Komünistlerle İlk Mücadele
Kastamonu'da lisedeyken pul merakım vardı, İstanbul'dan pul getirtmeye başladım, arkadaşım vasıtasıyla ve iyi paraya Kastamonu'da esnafa satmaya başladım. O paradan annemin "Oğlum babana şuradan acele para ver" deyip de para verdirttiğini hatırlıyorum. "Sonra alırsın
Bülbülü altın kafese koysalar da o "Ah vatanım!" demişti. İnsanın çocukluğu anavatanıydı, o çalınırsa, altın kafes içinde yaşanılan meslek yaşamının, aile yaşamının, toplumsal yaşamın hiçbir anlamı yoktu..
“Bilemezlerdi benim geleceğimi. Onlar bir çocuk istediler ama ben geldim! Dünyaya en az değeri veren insan. Onlar normal bir çocuk istediler, eğitim görüp, meslek sahibi olacak, gururlanacakları.
Ama ben geldim.
Bilemezlerdi bir canavarı büyüttüklerini. Onların suçu değil. Ve benim onlara acı çektirmem vicdanen yasal değil. İşte bu yüzden sadece onları düşündüm. Başka kimseyi değil. Ölmelerini arzuladım. Benim dönüştüğüm adamı görüp üzülmemeleri için.
Ailemin evindeki yatak uyuyabildiğim nadir yerlerden biriydi. Ama ben kan kustum oraya. Bilemezlerdi…
Annem bilemezdi dünyanın sonunu doğurduğunu…“