372 syf.
10/10 puan verdi
Evdeki düşman...
Kitap içerik bakımından görmek istemediğimiz bir çok rahatsız edici vakayı ve bunun sebep sonuçlarını ele alıyor. Kitapta en fazla dikkatimi çeken şey insanların ellerinde herhangi bir veri olmadan "en çok doğuda" ya da "en çok muhafazakar kesimde" şeklinde konuşmaları.. yada ensest en çok cahil kesimlerde, kırsalda, köyde oluyor gibi mesnetsiz yorumların havaya sıkılan kuru sıkı lakırdılar olduğunu... tabi bunlar kitabın sadece küçük bir parçası. Çoğu zaman okumamak için erteledim durdum. Senaryoyu biliyordum zaten okumadan önce. Aile içinde gerçekleşen istenmedik cinsellik. Ama olayın böyle tanıkların sözleriyle resmedilmesi insanı midesine yumruk yemiş gibi hissettiriyor.
Çok defa sorguladım. Acaba neden böyle bir şey yapar bir insan kendi canından olana, yakınına... Şehvet, seks, cinsellik, arzular, yada diğer kavramlar bu kırmızı çizgiyi neden aştıklarını açıklamaya yetmiyor. Ve kurbanlar genellikle çocuklar. Üzücü ama böyle şeyler gerçek... Nadiren de olsa karşılaştık bu tip şeylerle, gerek Tv'de gerekse diğer haber yöntemleri ile.. Ama bu kitapta acıyı ham maddeleri ile saf formunda hissediyoruz.
Değerli Büşra Sanay harika bir farkındalık ürünü ortaya koymuş...
Beklentilerinizin fazlasını bulacaksınız...
Komplo teorilerinin mesnetsiz olduğunu salt bir kanıtlama güdüsüyle ele alınmış.Dünyada yaşanan gelişmelerin kitabın içeriğinde yer alan bilgilerce olmadığını komploculukla yaftalanmış kişi ve konuların yaşanan şu dönemde ne kadar haklı olduğu benim nazarımda bir komploculuk değil bir gerçekçiliktir.Türkiye'de komplo teorileri gereksiz yere yaftalanıyor.Halbuki projeksiyon yapabilmenin,kurgu oluşturmanın ya da daha basit bir ifadeyle akıl koyabilmenin en iyi yolu komplo teorileri oluşturmaktır.Bu paranoyaklık demek değildir.Tekrar ifade edeyim Akıl koyabilmektir.Bilgi birikimi gerektirir.Maalesef birçok konuda olduğu gibi bu konuda da yol almamız gerekiyor.
10/10 puan verdi
·
Liked
Bu geçmiş yarım asırlık bir ömür içinde, bizzat şahit olduğum veya hikâye gibi sağlam kaynaklardan dinlediğim, tüm bu hadsiz, hukuksuz kaderci zihniyeti, alın yazısı gibi dünyanın en mesnetsiz düşüncesiyle mücadele ettim. Yaşadığım bölgede bunların bitmek üzere olması, beni çok sevindirse de, tarikat ve onun gibi insanlık dışı bir çürümüşlük halen var. Başlık parası beşik kertme gibi kadını hiç tanımadığı biriyle evlendirmek, zorla ya da, ‘bu senin kaderin, Yaradan böyle yazmış’ gibi, yalan, hurafe inançları, fakir çocukları şehrin dışında hiç tanımadığı babası yaşında biriyle ya da bedensel engelli biriyle evlendirilen, kitapta sözü geçen maceranın gerçekçiliği gibi fukaralığı, maraba tarım işçiliği gibi varoşlardaki çaresizliği yazmaya gayret ettim ve edeceğim. Bu insani ve edebi görevi onurla üstlenerek yazdığım bu kitap her kadının, genç kızın okuması gereken bir eserdir. Bu karanlık ve zavallı beyinlere karşı çare olmak için hep beraber aydınlanmalıyız. Her irade çok ōnemli. Artık erkek egemenliği veya kadına karşı olan tüm haksızlığı yok etmeli, birlikte el ele, sevgiyle, coşkuyla, özgür beyinler olarak bu düşüncelerle yaşamalı ve yaşatmalıyız.
Saygılarımla…
Sırça Tuzak
Nermin Bezmen den okuduğum ilk kitap bu kitap aslında seriymiş diğerlerini alıp okur muyum bilemiyorum. Konu bana oldukça klasik geldi zengin bir ailenin üç erkek çocuğunun aralarındaki ilişkiler. Aynı zaman da bir kaç kuşakla olan iş ilişkileri hem aile problemlerini, hem de aile büyükleri olarak işleri halledişlerini görüyoruz. Aslında kitabın başları birbirleri uyumlu son derece demokratik şeffaf ilişkileri olan bu aile hikayesi çok zorlama olarak karışık bir hale getirilmiş. Acele edilmiş bir eser gibi .Değişik kaotik ve grift ilişkiler yumağı da diyebiliriz. Aile romanlarına biyografik eserlere bayılırım esasen ama ana karakterin yaptığı kötülükler o kadar amaçsız ve sığ geldi ki belki o sebeple roman hemen bitsin istedim. Gereksiz tekrarlar var bana kalırsa son yüz elli sayfa boşuna yazılmış. Kurgusundaki içine şeytan girmiş kötü karakterimizin çevirdiği entrikaların sebebi yok, mesnetsiz. Havada kalan boşlukta hissettiren bir çok bölüm var, bunlar benim görüşüm haksızlık da yapmak istemem ortada bir emek var çünkü ama bana göre biraz zaman kaybıydı. Çünkü yapılan hareketlerin karşılığında alınan reaksiyonlarda çok yapmacıktı. Zaten bütün aile üyeleri zengin, hepsi kendini bir şekilde ispat etmiş kocaman bir holding bir de yan firmaları var, ünlü iş adamları hepsi başarı, mevkii, iktidar,zenginlik hepsi mevcutken de evet mutluluk getirmiyor bunları zaten biliyoruz fakat altı doldurulamamış bir hikayeydi benim için. Okunur mu okunur ama bana olmadı.
Okurken yanlış veya mesnetsiz bilgilerle karşılaştığım oldu. "Günümüz insanının klasik İslami geleneği öğrenmesi için mükemmel bir başlangıç noktası" olduğuna katılmadığım bir kitap.
Ne yalan söyleyeyim kitabı ilk gördüğümde; “Atatürk’ün Kürtleri” bana “Milli Mücadeleye katılan Kürtleri”, “Vaat Edilmiş Toprakların Hikayesi” de İsrail ile alakalıdır gibi gelmişti. Oysa ki daha önsözü okurken Ahmet Altan’ın 1996 yılında Milliyet gazetesinde kaleme aldığı ve ceza aldığı “Atakürt” yazısından bolca alıntılar okuyunca anladım ki
