İ'lem eyyühe'l-aziz! Kelime-i tevhidin tekrar ile zikrine devam etmek, kalbi pek çok şeylerle bağlayan bağları, ipleri kırmak içindir. Ve nefsin tapacak derecede sanem ittihaz ettiği mahbublardan yüzünü çevirtmektir.
Risale-i Nur-Mesnevi-i Nuriye/86
اَلْمَوْتُ حَقٌّ
Ölüm haktır.
Evet bu hayat ve bu beden şu azîm dünyaya direk olacak kabiliyette değildir.
Zira onlar demir ve taştan değildir.
Ancak et,
kan ve kemik gibi mütehalif şeylerden terekküb etmiş.
Kısa bir zamanda tevafukları,
içtimaları varsa da,
iftirakları ve dağılmaları her vakit melhuzdur.
(Mesnevi-i Nuriye /Risale-i Nur)
وَلَئِنْ سَاَلْتَهُمْ مَنْ خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ لَيَقُولُنَّ اللّٰهُ
âyet-i kerîmesinin sırrı zâhir oldu. Yani o inatlı münkire "Hâlık-ı semavat ve arz kimdir?" diye sorulduğu zaman çâr ü nâçâr "Allah'tır." diyecektir.
Risale-i Nur-Mesnevi-i Nuriye/35
Mesnevi NuriyeBediüzzaman Said Nursî · Envar Neşriyat · 20102,740 okunma
Arkadaş! Her bir mevcudun üstünde, Sâni'-i Ehad ve Samed'in bir sikkesi, bir hâtemi olup o mevcudun Sâni'-i Ehad ve Samed'in mülkü ve eser-i sanatı olduğuna şehadet ediyorlar.
Evet, gayr-ı mütenahî ehadiyet sikkelerinden ve Samedaniyet hâtemlerinden, yalnız bahar mevsiminde sahife-i arza darbedilen sikkeye bak ki şu