Bir yazıya ilk defa Ömer Seyfettin gibi başlamak istiyorum:
“Ben Nazilli’de doğdum.”
Çocukluğum, dokuz yaşına kadar bu ilçenin beş kilometre kuzeyinde, Dereağzı köyünde geçti.
Yokluğun bol, mutluluğun çok, paranın az, yolların toz, evlerin susuz, odaların kilimsiz ve halısız, gecelerin elektriksiz ve lambasız olduğu zamanlardı o yıllar…
dibace.net/hepsi-hikaye/ev...
Oldukça yüksek, kocaman, dağ gibi bir oteldi. Çatısının ucunu görebilmek için göğe doğru iyice bakmak gerekiyordu. Ancak iç aksamı dışı kadar görkemli değildi. Ahşap kapılardan pencere pervazlarına, dolaplardan mutfak raflarına kadar hemen her yerinde ikide bir insanın bakışlarına dolanıp duran tuhaf bir eğretilik göze çarpıyordu.
dibace.net/hepsi-hikaye/um...
Üç dört ayda bir mahallemize gelir, evlerden zeytinyağı, ekmek ve incir gibi yiyecekler isterdi. Mahallenin yaşlı kadınları ona Yağcı Bacı derlerdi. Bizim eve uğradığında ona en fazla yakınlık gösteren annemdi. Ne zaman kapıya dikilip bir şeyler istemeye gelse onu eli boş çevirmek istemezdi.
dibace.net/hepsi-hikaye/ya...
BEYAZ KATLİAM
Ne zaman sorsalar
Hallerini hatırlarını
Vakit öldürüyoruz
Diyorlar soranlara
O zaman ben de
Eyvah diyorum onlara
Vakit öldürmekle
Başlamışlar katliama
İstediğiniz kadar
Size masum desin
Haylaz şahitleriniz
Vakit öldürdünüz mü
Beyaz katillersiniz
Mesut ÖZÜNLÜ
Hep şanlı geçmiş
Deyip duruyorsun
Bırak artık
Dünün düğünlerini
Geçmişten çok
Gelecek gerek sana
Asıl şimdi sen
Ne yapıyorsun!
Nasıl bir uğraşla
Geçiriyorsun günlerini
İşte onu anlat
Kardeşim bana
Mesut ÖZÜNLÜ, Şimdiye Gelmek, 2013