Bir kişinin sevgi konusundaki değer ve tutumları medyadan besleniyorsa, sağlıklı bir şeyler yaşaması mümkün değil. Çünkü bize şunu dayatıyorlar; eğer başkası tarafından büyük bir tutkuyla sevilmiyorsak, eksiğiz demektir. Sağlıklı in­san; yaşamın zor, acıyla dolu ve adaletsiz olduğunu bilir. Değiş­tiremeyeceği gerçeği, tevekkülle karşılar. Bu tevekkül boyun eğ­me değildir, örneğin insanın insanı sömürmesini tevekkülle kar­şılayan adamdan bir halt olmaz. Benim bahsettiğim tevekkül, olgunluk işidir.
Başkalarının hakkımızda ne düşündüğü ile bu ka­dar meşgulken nasıl olur da içimizden gelen sesleri dinleyebili­riz?
Reklam
Otuz altı yıldır söylüyorum; bir kültürün kokuştuğunu an­lamanın yollarından biri de, o kültürü yaşayan bireyler arasın­daki sevgi ilişkisine bakmaktır. Ağızlarda sakız olmuş, 'seni se­viyorum,' sözü temsil gücünü kaybetti artık. Herkes herkesi se­viyor, otomatik pilotta seviyoruz. Seni seviyorum diyeceğime çoban olsaydım da, kaval çalsaydım. O kavalın sesinde gerçek sevgi var.
Dünyanın değişmesi meselesinden umudu kesmemek lazım. Gerçi ben eskiden her şeyin bir günde değişeceğini zannediyor­dum. Bir sabah kalkacağım bir bakacağım, devrim olmuş, sev­gilim beni sevmeye başlamış, babam da para göndermiş. Hiçbir problemim kalmamış. Şimdi artık bunun çok uzun bir savaşla olabileceğini anladım.
Evlenene kadar her şeyi bildiğimi zannediyordum. Karım sayesinde hiçbir şey bilmediğimi öğrendim. Bir konferanstan sonra herkes gelmiş, "Çok güzel konuştunuz hocam," diye tebrik ediyor. Karım gel­di, "Yine boş boş konuştun," dedi.
Üniversite kapılarında, dershanede koşturan insanlar, dershane öğretmenleri, çoluğunu çocuğunu gönderen veliler, bütün toplum cümbür cemaat test çözüyor. Bu arada bilgi aşkı da tamamen ortadan kalkıyor, yoz­laşıyor. Beş seçenek arasından doğru olanı bulmaya çalışırken, kendimizi kaybediyoruz.
Reklam
162 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.