Toprak benim değildir. Senin değildir. Herkesindir. Hun budunundur. Uğruna can verilmiş, kan dökülmüştür. Değil Yoz Tepe, bir karış toprak, bir zerre toprak verilemez. O bir zerre toprağın değeri candır, canlardır. Yurt toprağı asla verilemez!
Sayfa 417
Tanrı, Mete Tanhu'yu, bizi yenilmez kılsın diye gönderdi.
Sayfa 405
Reklam
Kavga var olmanın sebebidir. Kendimizi nasıl kabul ettireceğiz ki kavga olmadan? Kimse durup dururken vermez elindekini!
Sayfa 402
Ötüken Yış başkadır. Ötüken Yış bizim tinimiz.
Sayfa 398
"Bir ucundan tutmuşuz yaşamın. Diğer ucunda, beklenen son... Beklenen son, yeni bir başlangıca açılan kapı! Gecikse ne olur, er gelse ne olur? Uçmağa varmak için bir küçük bahane yeter. Öylesine gülerek gittiler ki nice nice yiğitler! Yeter ki, yaşarken yaşamanın hakkını vermeli. Er olarak yaşamalı, hak etmeli erliği."
Sayfa 643
Bütün yay çeken budunlar bir bayrak altında toplanmalıydı. Hun budun, bütün budunların başı olmalıydı. Acunun düzeni Hunlardan sorulmalıydı.
Sayfa 368
Reklam
Orhun! Düş ülkesi. Türklerin öz yurdu, ana yurdu, doğum yeri, kanı, canı; Ötüken'in merkezi... Orhun! Efsanelerin, destanların kenti! Hun, Orhun'suz öksüzdür. Orhun, Hun olmadan yetim! Bir dönem Türk kanı taşımayanların adım atması yasaktı Orhun'a. Şimdi Orhun'dan uzak tutulan Türk! ...Herkes baş olma derdinde. Bunun için Çin'e uşaklık etmeyi bile kabul ediyor. Çok yazık! ..."Yirmi altı devlet aldım!" demişti Mete Tanhu "Yay kullanan bütün kavimleri Hun yaptım!" demişti. Çiçi de yapacaktı bunu. İlerliyordu Çiçi Han ın ordusu. ...İyi bir eğitimden geçmişti Elçi Yin-şü. Bütün barbarları! incelemiş, tarihlerini okumuştu. Çok garip bir budundu bu Hunlar. Diğerlerine hiç benzemiyorlardı.Barışta, itaatkâr ve yumuşak, başsız kalınca sürü gibi bilinçsiz, ama başlarına iyi bir lider geçerse, iyi bir han çıkar ve Hunları inandırırsa... O zaman acaip bir şeyler oluyordu Hunlar'a.
Çok kan aktı! İlin sürmesi için gerekliyse, akacaktı! ... Kişioğulları göçer ama il yaşamalıdır.
Sayfa 357
Bu il, bu budun için bir canın, beş canın, bin canın bir değeri yoktur. Akacaksa o kan... Gerekliyse, akacaktır! Bu en yakınım olsa da... Ben olsam da... Sen olsan da... Kimin başı gerekiyorsa...
Sayfa 332
Reklam
Beklemenin ne denli zor bir eylem olduğunu bir kez daha fark ediyordum.
Sayfa 270
Tuvu Bey, bir an gözlerini açıp baktı çevresine. Dumanı(Teoman Han) gördü.Sağ elini kaldırıp yaklaşmasını istedi. Eğildi Duman bey. Kulağını yaklaştırdı. “ Torunum, torunumu bir kez daha görmek isterim!“ “Buyruk ulu atamın!” Hemen koşturdu birilerini.40 gününün dolmasına bir gün kala, ulu atasını son kez görecek olan, ama bunu bilmesi mümkün olmayacak balayı getirdiler. Gözleri açıktı. Yaklaştırdılar. Tuvu Bey’in gözlerine baktı gülüyordu. “Bahadır dedi, “bakışları tam bir bahadır gibi. Adını, Bahadır koydum!” (Bahadır: Mete Han… Han olmadan önceki adı)
Sayfa 284Kitabı okudu
Acun durdukça savaşlar olacaktı.
Sayfa 242
Sözlerin sonu gelmiyor. Bir tuhaf uğurlaşma durumu... Sözler hep yarım hep havada kalıyor!
Sayfa 231
Resim