YAŞAR KEMALİ ÖZLERKEN….(Saygıyla Anıyoruz) Fuarda, bütün bu konuşmalar, açıklamalar, eylemler yapılırken, sessizce ama Melih Cevdet’in bir şiirindeki gibi “vakur, metin, sade” oturan bir heykel vardı. Yaşar Kemal’in, önümüzdeki günlerde açılacak Madame Tussauds İstanbul’da yer alacak balmumu heykeli. Heykeli gördüğümde, Yaşar Kemal’i ne kadar özlediğimi fark ettim. Yalnızca yapıtlarıyla ruhumuzu ve dilimizi varsıllaştıran bir yazar olduğu için değil... Romanlarını, öykülerini, şiirlerini yazarken, yaşadığı toplumun iklimini, coğrafyasını gözlemleme gücüyle, insan ruhunu ve doğasını okuma yetisiyle bir “ses” olup çıktığı için de... Yaşananlara gösterdiği tepkileriyle, yüreklilikle dile getirdiği yol gösterici, akıl açıcı düşünceleriyle, toplumun sesi, vicdanı olduğu için de... Gerçeğin ve adaletin savunucusu, yoksullar ve ezilenlerin yanında bir eylem insanı olduğu için de... Bağnazlığın uzağında, insancıl değerleri hayata geçirmek için uğraş veren bir yazar olduğu için de... Yine Melih Cevdet’in sözleriyle, “bir sis çanı gibi gecenin içinde” yıllarca barış çağrıları yapmaktan vazgeçmediği için de... Doğayı, dilleri ve kültürleri korumanın bilincine vardığı için de... Doğru dürüst bir demokratik düzen kurulsun diye aklıyla, yüreğiyle el ele veren bir toplum düşlediği için de... Yaşar Kemal hastanede yaşam savaşımı verirken yazdığım bir yazıda, “Baba, sakın ölme!” demiştim. “Ölürsen, şu toplumda azıcık kalan vicdanımızın bir parçası daha ölecek!” Şimdilerde “vicdanlar” balmumu gibi eriyor. Ama yazarların, şairlerin fuardaki direnci tunçtan. Celal Üster
Benim yalnız ülkem... Sine Ergün’e Avrupa Birliği Edebiyat Ödülü Brüksel’de görkemli bir törenle verildi Yaşadığımız tüm haksızlıklara, korkunçluklara, felaketlere karşın arada iyi şeyler, güzel şeyler de oluyor... Sözünü ettiğim güzellik, genç bir yazarımızın Sine Ergün’ün Avrupa Birliği Edebiyat Ödülü’nü kazanması... Belçika’nın başkenti
Reklam
‘Hayır’ diyen insan... Geçen gün işlek bir sokağın duvarı önünde, elinde küçük bir pankartla hiç sesini çıkarmadan duran bir genç kız gördüm. Pankartta dört sözcük yazılıydı: “Evrim içeri, cihat dışarı!” Bir başına öylece deniliyordu genç kız; “vakur, metin, sade.” Melih Cevdet’in “Telgrafhane” şiirini anımsarken, onda Camus’nün “Hayır diyen
Kitap fuarlarında sonun başlangıcı “Her ilde kitap fuarı yapma modasının bir süre sonra biteceği anlaşılıyor” diye yazmışım 3 yıl önce (21.05.2014). Benim öngörümü yalanlarcasına kitap fuarları modası bitmedi, illerden ilçelere doğru yayıldı. Her hafta birkaç il ve ilçede kitap fuarları düzenleniyor. Bu hafta İstanbul Pendik, Ordu, Van, Batman,
Dücane Cündioğlu ELİF ŞAFAK -AŞK KİTABI ÜZERİNE
Aklın kaleminden kırk kurallı aşk — "Mevlâna.... İslâm âleminin Shakespeare''i!" (s. 38) Başka bir zaman olsa, bu denli bayağı bir benzetmeyle karşılaştığım daha ilk anda muhtemelen elimdeki kitabı -bir daha açmamak üzere- kapatır ve bir kenara koyardım. Bu sefer öyle yapmadım. Bir lâ havle çekip bu bayağılığın altını çizdim, sonra da
YAŞAR KEMALİ ÖZLERKEN….(ANISINA) Fuarda, bütün bu konuşmalar, açıklamalar, eylemler yapılırken, sessizce ama Melih Cevdet’in bir şiirindeki gibi “vakur, metin, sade” oturan bir heykel vardı. Yaşar Kemal’in, önümüzdeki günlerde açılacak Madame Tussauds İstanbul’da yer alacak balmumu heykeli. Heykeli gördüğümde, Yaşar Kemal’i ne kadar özlediğimi fark ettim. Yalnızca yapıtlarıyla ruhumuzu ve dilimizi varsıllaştıran bir yazar olduğu için değil... Romanlarını, öykülerini, şiirlerini yazarken, yaşadığı toplumun iklimini, coğrafyasını gözlemleme gücüyle, insan ruhunu ve doğasını okuma yetisiyle bir “ses” olup çıktığı için de... Yaşananlara gösterdiği tepkileriyle, yüreklilikle dile getirdiği yol gösterici, akıl açıcı düşünceleriyle, toplumun sesi, vicdanı olduğu için de... Gerçeğin ve adaletin savunucusu, yoksullar ve ezilenlerin yanında bir eylem insanı olduğu için de... Bağnazlığın uzağında, insancıl değerleri hayata geçirmek için uğraş veren bir yazar olduğu için de... Yine Melih Cevdet’in sözleriyle, “bir sis çanı gibi gecenin içinde” yıllarca barış çağrıları yapmaktan vazgeçmediği için de... Doğayı, dilleri ve kültürleri korumanın bilincine vardığı için de... Doğru dürüst bir demokratik düzen kurulsun diye aklıyla, yüreğiyle el ele veren bir toplum düşlediği için de... Yaşar Kemal hastanede yaşam savaşımı verirken yazdığım bir yazıda, “Baba, sakın ölme!” demiştim. “Ölürsen, şu toplumda azıcık kalan vicdanımızın bir parçası daha ölecek!” Şimdilerde “vicdanlar” balmumu gibi eriyor. Ama yazarların, şairlerin fuardaki direnci tunçtan. Celal Üster
Reklam
60 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.