Metin Mamati

Metin Mamati
@metinmamati
Sıkı Okur
Muhatabımızın bizde eksik olan parçayı yerine koymasını, onunla bütünleşerek kusurlarımızı iyileştirebilmeyi ümit ediyoruz. Oysa tamlık ve bütünlük dışarıdan değil, kendi içimizden gelmeli. Çünkü sevdiğimiz bir başkasıyla tamlık arayışı yetersiz, eksik olduğumuz ve sevgiyi tek başımıza üretemeyeceğimiz düşüncesine yaslanır. Sevecek birini aramak yerine, neden kendimizi daha çok sevilmeye değer kılmıyoruz.
Reklam
"Bizler ya başkasıyla varolurken kendimizden vazgeçeriz ya da birlikte varolacağımız başkasının kendinden vazgeçmesini talep ederiz. Bu da mutlak bir mutsuzluk ve pasifliktir. Böylece sevgi gibi sevinçli bir duygu bile bir şantaja dönüşür.
Ulus Baker
Ulus Baker
Yüzeybilim Fragmanlar
Yüzeybilim Fragmanlar
Yorgan
Kış geceleri yorgana iyice sarılmamın sebebi havanın soğukluğu değil gecenin yalnızlığı üşüten beni... Böylece annemin şefkati bazen de sevgilimin kolları oluyor yorganım usulca...

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bugün içinde bulunduğumuz toplum ve kültürün doğuşuna yol açan "modernleşme" sadece diğer, norm ve anlamların genelleşmesi değil; aynı zamanda ahlaki bağlayıcısızlığın ve yükümsüzlüğün ön plana çıktığı bir süreçtir. Bir bilim insanı, ilişkilerin değerini ve anlamını yitirdiği bu durumu, soyut toplum olarak adlandırır. Soyut toplumun bugün refah devleti olarak adlandırdığımız bir yapı tarafından kuşatıldığını ve bu refah devleti anlayışında ise vurgunun giderek üretimden tüketime kaydığını ifade eder. Artık kişi sadece refah devletinin imkanlarını aşırı derecede ve düşüncesizce tüketmekle kalmayıp, giderek insan ilişkileri (evlilikler, arkadaşlıklar vb.) fikir ve teorileri de (dini ve politik ideolojiler) tüketmektedir. Kısacası modern zamanlar adını verdiğimiz bu süreçte belirli bir kalıp ve yaşam stili söz konusu olup buradan kayıtsızlık durumu ortaya çıkmaktadır. Bu şekilde soyutlaşan, kayıtsız bir toplumda da sadakat ve sorumluluk gibi hasletler ikinci veya üçüncü plana düşmektedir. Modern devlet ve kültürde, dolayısıyla refah devleti ve tüketimcilik kültüründe, sadakat ve sorumluluk duygularının yanı sıra, şeref ve namus hissiyatları da kaybolmaktadır.
Yargı Yayınevi, ALES soru kitapçığından: "Yıllar aynı olsa bile, her yolculuğun bir öncekinden başka olmasını sağlamak yolcunun elindedir. Biraz şansa, biraz düşlerin zenginliğine, biraz da algı kanallarının devamlı açık tutulmasına bağlıdır yolda hayat. Kısacası, her yola, her defasında, ilk sefermiş gibi gidilebilir."
Reklam
ALES'e çalıştığım yıllarda Yargı Yayınevine ait bir test kitabı çözerken şu paragrafı çok beğenmiştim: "Bilim ve sanat, bir kuşun iki kanadı gibidir. Bunların ikisini de kullanabilen toplumlar uçar ve özgür olur. Uçamayanlar ise tavuk olur. Tavuk toplum, önüne atılan her bir avuç yemi gagalarken arkasından yumurtalarının alındığının farkında bile olmaz."