Tarihsel Olan
Mevcudiyet kazanmış her şey, eo ipso tarihseldir; zira ona başka hiçbir tarihsel yüklem uygulanamasa dahi, tarih­sel olanın can alıcı yüklemi yani mevcudiyet kazanmış oluşu yine de uygulanabilir. Mevcudiyet kazanması eşzamanlı bir mevcudiyet kazanma olan bir şeyin Nebeneinander [yan yana], uzay] bundan başka bir tarihselliği yoktur ama doğanın, bu şekilde (bütün olarak) görüldüğünde dahi, daha mahir bir görüşün özel bir anlamda doğa tarihi dediği şey dışında, bir tarihi vardır. Ama tarihsel olan, geçmiştir (zira geleceğin sınırındaki şimdi, henüz tarihsel hale gelmemiştir); öyleyse, doğanın, dolaysızca şimdide olduğu halde, tarihsel olduğu nasıl söy­lenebilir, o daha mahir görüş düşünülmedikçe.
Sayfa 77 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
İnsan toplulukları, mütecanis[=homojen] bir hey'et değildir ve olamaz. Yaradılmışlar içinde "tam mânâsıyla eşit" hiçbir mevcudiyet şekli olmadığı için insanlar da, hiçbir hususta "tam mânâsıyla eşit" olamazlar. Beşeriyetin icad ettiği bir sürü esrarengiz kelimeler vardir ki, bunlar hep bu hakikatı remz ve işaret ederler. Talih, kader, tesadüf ilh. Gerçekten insanlar cismen ve manen birbirinden farklı derecelerde zuhûr ederler, biri bülbül gibi söyler, diğeri kekeler; biri tabiî güzellikleri tasvire muktedirdir, diğeri ancak karakoncoloslar resmedebilir; biri sanki güzelliğin maskesi imiş gibi güzel olur, diğeri son derece çirkin gözükür. Lâkin her ne hal ve tecellide olursa olsun, bütün insanların hakkı olan şey "hukuk'en eşitlik"tir ki bunun en doğru adı "hakk-ı hayat"dır. Hukuku korunmayan fertler, muntazam bir topluluk meydana getiremezler. Halbuki bir topluluk, fertlerin durumlarındaki dengeye riâyet edilmedikçe hiçbir vakit payidar olamaz. Eğer insanların sâiki "yalnız benlik" olursa bu dengenin sürdürülmesi mümkün değildir. Şu halde o toplumdaki dengeyi sürdürecek "maddi ve manevî bir kuvvet bulunmadığı dakikada "Anarşizm" yani hükûmetsizlik ortaya çıkar. Eğer "Din ve Ahlâk" mânâsız sözler ise insan cemiyetlerinin "Anarşist" olması hem pek tabiî ve hem de pek meşrudur.
Sayfa 67
Reklam
Zorunlu olan, mevcudiyet kazanabilir mi?
Zorunluluk, tamamen kendi başınadır. Zorunluluk yo­luyla hiçbir şey mevcudiyet kazanmaz; aynı ölçüde, zorun­luluk mevcudiyet kazanmaz ve mevcudiyet kazanmada hiç­ bir şey zorunlu hale gelmez. Hiçbir şey, zorunlu olduğu için mevcut değildir; ama zorunlu olan, zorunlu olduğu için ya da zorunlu olan var olduğu için mevcuttur. Edimsel olan, olanaklıdan daha zorunlu değildir; zira zorunlu olan, her ikisinden de mutlak olarak farklıdır.
Sayfa 76 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Zorunlu olan, mevcudiyet kazanabilir mi?
Mevcudiyet kazanma bir değişimdir; oysa zorunlu olan her zaman kendi kendisiyle ilişkili ve her zaman aynı şekilde kendi kendisiyle ilişkili olduğuna göre asla değişemez. Her mevcudiyet ka­zanma, bir maruz kalıştır; zorunlu olansa maruz kalamaz, edimselliğin maruz kalışına maruz kalamaz, yani olanak­lı olanın edimsel hale geldiği anda hiçliğe karışmasına maruz kalamaz; zira olanak, edimsellik ta­rafından iptal edilir. Mevcudiyet kazanan her şey, tam da mevcudiyet kazanmakla, zorunlu olmadığını gösterir; zira mevcudiyet kazanamayacak tek şey, zorunlu olandır; çünkü zorunlu olan vardır.
Sayfa 75 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Mevcudiyet Kazanma KENDİNİ ANLAYABİLME ÇABASI
😴🤔😴 Ben kendimi anlayamaz ve bilemezken ne mental birşey olduğumu ; El nereden bilsin bre !!! 🤔😴🤔
Mevcudiyet Kazanma
Mevcudiyet kazanan nasıl değişir; ya da mevcudiyet kazanmadaki değişim [κίνησις] nedir? Başka her değişim [ἀλλοίωσις], mevcudiyetin sona ermesindeki değişim dahi, değişimin meydana geldiği şeyin mevcudiyetini varsayar.
Sayfa 74 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.