Murat Bey, davası uğruna çalışan bir genç. Arkadaşları Asım, yunus beyle birlikte. Ve daha fazla genç. Dergi çıkarıyorlar. Anadoluda sesini çıkaramayan gençlere ses olabilmek için. Gelin görün ki hayat "ne oldum deme yarın ne olacağım de." sözünü apaçık gösteriveriyor size. Ben yoldayım demek, hep yolda olacağınız anlamına gelmiyor. Yolda olmak, yolda kalmak ve de yolda ölmek için dua etmek bir de "fiili dua etmek" gerekiyor. Para, mevki, şan, şöhret davanızdan uzaklaştırır mı sizi? DURUN! Hızlı karar vermeyin hidayeti veren Allah. Ya çekip alıverirse. Dua edin yolda kalmak ve orada ölmek için. Umutların tükendiğini hissediyorsunuz kitap boyunca. Murat abi ve kerim dışında o "dava delisi kerim" dışında kalmıyor kimse. Sonra İlhan'a sığınıyorsunuz. O kadar yanlışın içinde üstelik kendisine örnek olarak da babaannesinden başka kimse yokken hidayet nasip ediyor Allah ona. O halde soruyorum size: Biz gençler, yarın Allah nasip eder de meslek sahibi olduğumuzda, iyi paralar kazandığımızda, mevki ve hırs söz konusu olduğunda dahi aynı samimiyette kalabilecek miyiz?