“Tarikatta rabıta, müridin, Allah’a vâsıl olmuş kâmil mükemmil şeyhinin ruhaniyetinden medet (manevi yardım) istemesidir. Şeyhin sûretini düşünmek müride edep ve terbiyeyi muhafaza ettirir. Müridin ondan feyz almasını sağlar. Böylece kalbin huzuru sağlanır, nuru tamamlanır. Mürid rabıtanın bereketiyle kötü ve çirkin işlerden uzaklaşır.” Mevlânâ Halid-i Bağdâdî (k.s.)
Bir Tasavvuf İleri Gelenine Mevlânâ Demek
Mevlânâ, "mevlamız, dostumuz, efendimiz, sahibimiz" anlamındadır ve "Mevlâ" kelimesinin sonuna "nâ" eklediğinde "Bizim Mevlâ'mız" manasına gelmektedir. Kur'an'da "Mevlânâ", "Allah'ımız" demektir: "Ente Mevlânâ Fensurna" (Bakara, 286), "Bilin ki Allah sizin Mevlânızdır (sahibiniz, hâminiz, yardımcınızdır). O, ne güzel Mevlâ ve ne güzel yardımcıdır." (EnfâL 40) ayetlerinde olduğu gibi. Mevlânâ lakabını tasavvufta kullanan birkaç zât daha var. Bunlardan en çok tanınanları Mevlânâ Halid-i Bağdâdî'dir. Yukarıda belirtildiği gibi Halid-i Bağdâdî'nin Hindistan seferinden sonra kendisine "Mevlânâ" denmesini istediği, kabul etmeyenleri ise etrafından kovduğu anlatılır.
Sayfa 184 - Anti Tasavvuf YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Mevlana Halid-i Bağdadi
O'nun varlığı hürmetine kumlu denizler inci verir, nice sert taşlar yakut olur ve dikenler güle döner. O'nun güzel ahlakından bahsedilirse, sevincinden coşmayan, yani açılmayan bir gonca bulamazsın.
Erkam YayınlarıKitabı okudu
Geri113
133 öğeden 131 ile 133 arasındakiler gösteriliyor.