·
Puan vermedi
Bu kitabı okuduktan sonra Ferit Edgü'nün tüm kitaplarını okuma isteğini içinizde duyacaksınız.Filmede konu olan bu kitap Edgü'nün Hakkarinin bir köyünde öğretmen olarak bir mevsim geçirişini konu alıyor.Gerçekten güzel bir dili var yazarımızın daha önce yazarın hiç bir kitabını okumayan birisi için yazarın dilini anlayabileceği bir roman . Şiddetle tavsiye ediyorum.
Hakkari'de Bir Mevsim
Hakkari'de Bir MevsimFerit Edgü · Sel Yayınları · 201710bin okunma
Bu romanda herkesin gözleri lacivert. Hiç lacivert göz görmedim ama lacivert gözleri severim. Lacivert gözlerin derinliklerinde, bilinmeyen diyarlardan maceraperest seyyahların getirdiği anlamlar yatar. Bence tabii... Dışarıda cıvıltılı bir ilkyaz güneşi, tazelenen ve yeniden doğan dünyanın yeşillikleri üstüne, işveli bir salıntıyla sıcacık altın tozları serpiştiriyor. Ben, senin için ey kari, bir roman yazıyorum. Kapı çalınıyor. Kim geldi acaba? Kimi istersem, kimin ismini yazarsam o gelir. Yazmanın bu yararı var işte, küçük bir işaretle, canımın istediğini getiririm. İstersem fikrimi değiştiririm. Kim ne yapabilir? Hadi bakalım, kapının zili çalmadı, gelen giden yok. Tamam mı? Yoo, tamam değil, çünkü fikrimi yeniden değiştiriyorum, zil çalıyor ve Ali, yani kardeşim geliyor. Karşımdaki koltuğa oturuyor, bir yandan da önümdeki kağıtlarla daktilo makinesine şöyle bir göz atıyor. - Ne yapıyorsun? - Roman yazıyorum. Haksız yere azarlanmış bir çocuk gibi, bir an irkilerek anlamadan bakıyor yüzüme. - Niye? dört mevsim sonbahar/ahmet altan
Reklam
Ona ceketimi verme önerimi reddetti. Belki de onun dünyasında mevsim yazdı.
Gittin. Şimdi bir mevsim değil, koca bir hayat girdi aramıza. Biliyorum ne sen dönebilirsin artık, ne de ben kapıyı açabilirim sana. Şimdi biz neyiz biliyor musun? Akıp giden zamana göz kırpan yorgun yıldızlar gibiyiz. Birbirine uzanamayan Boşlukta iki yalnız yıldız gibi Acı çekiyor ve kendimize gömülüyoruz. Bir zaman sonra batık bir aşktan geriye kalan iki enkaz olacağız yalnızca Kendi denizlerimizde sessiz sedasız boğulacağız. Ne kalacak bizden? bir mektup, bir kart, birkaç satır ve benim su kırık dökük şiirim Sessizce alacak yerini nesnelerin dünyasında Ne kalacak geriye savrulmuş günlerimizden Bizden diyorum, ikimizden Ne kalacak? Şimdi biz neyiz biliyor musun? Yıkıntılar arasında yakınlarını arayan öksüz savaş çocukları gibiyiz. Umut ve korkunun hiçbir anlam taşımadığı bir dünyada bir şey bulduğunda neyi, ne yapacağını bilemeyen çocuklar gibi. Artık hiçbir duygusunu anlamayan çocuklar gibi Ve elbet biz de bu aşkla büyüyecek Her şeyi bir başka aşka erteleyeceğiz, bir başka bahara...
Yaz başıydı gittiğinde. Ardından senin için üç lirik parça yazmaya karar vermiştim. Kimsesiz bir yazdı. Yoktun. Kimsesizdim. Çıkılmış bir yolun ilk durağında bir mevsim bekledim durdum. Çünkü ben aşkın bütün çağlarından geliyordum. Sanırım lirik sözcüğü en çok yüzüne yakışıyordu yüzündeki küskün kedere, gür kirpiklerinin altından kısık lambalar gibi ışıyan gözlerine çevresine sığmayan munis, sokulgan, hüzünlü resimlerine lirik sözcüğü en çok yüzüne yakışıyordu
Güz güzel mevsim;paylaşmak, yaşamak,sevmek ve sevilmek için ama veda için değil. hiç bir mevsim veda için iyi değil, hiçbiri güzel değil...
Reklam
194 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Yaşam boyu böylesine bir eser okumak nasip olmadı. Ferit Edgü, hem şiiri hem de romanı harmanlamış ve ortaya yepyeni bir tür çıkarmıştır. Söz konusu eser, içerdiği konular açısından, her defasında gözlerinizin nemlenmesine sebep olacaktır.
Hakkari'de Bir Mevsim
Hakkari'de Bir MevsimFerit Edgü · Sel Yayınları · 201710bin okunma
Mevsim Sonbahar... Önde zeytin ağaçları neyleyim neyleyim Dalları neyleyim. Yar yollarına dökülmedik dilleri neyleyim. Yar yar! Seni kara saplı bir bıçak gibi sineme sapladılar Değirmen misali döner başım Sevda değil bu bir hışım Gel gör beni darmadağın Tel tel çözülüp kalmışım. Yar yar Canımın çekirdeğinde diken Gözümün bebeğinde sitem var. Bedri Rahmi Eyüboğlu
Hayat
Bir kelebek ağrısıydı, vakit dardı, mevsim hicazdı. Yetişmem gereken bir ölüm, kaçmam gereken bir hayat vardı.
ya hakikate inanır insan ya da görmek isterdiğine.../yitik mevsim
Reklam
Ölüler toprağa gömülür, hatıralar yüreğe Toprak mı vefalı, yürek mi bilmiyorum....
Sayfa 11
Ve neylersin mevsim sonbahar işte; yaprak nasıl düşerse, gözyaşı da öyle düşer bu mevsimde...
375 syf.
·
Puan vermedi
"Habib Bektaşın Gölge Kokusu, sıradan bir ödül romanı değil; iyi bir yazarın, sabırlı ve titiz çalışmasıyla yazılmış, alabildiğine usta işi bir roman." -Fethi Naci, Yeni Yüzyıl- "Her şey kokar mı, dede?" diyorum. "Her şeyin bir kokusu vardır, kızanım," diyor. "Toprağın bile!" Her mevsim bir başka kokar toprak. Bahar aylarında bir çocuk kokusu yayılır topraktan. Narin ama dirençli. Yaz aylarında karnı burnunda bir kadın sanki; ağır, bereketli. Sonbaharda hüzün kokar, kışın uyku. Şimdi, baharın son günlerinde, çocuk gülüşlerinin kokusunu duyarsın. Hele yaz ayları! Bir parça da koklayana bağlıdır, alınan koku." Bir avuç toprak alıyorum yerden. Kokluyorum. Dedemin anlattığı kokuların hiçbiri gelmiyor. Dedem üzülmesin diye "Doğru!" diyorum. Gülüyor dedem. "Gözlerini yummadın ki!" diyor. Ah bu dedem, her şeyi bilir! Fethi Nacinin Yüzyılın 100 Romanı adlı çalışmasında yer alan, Atıf Yılmazın ise Eylül Fırtınası adıyla beyaz perdeye uyarladığı Gölge Kokusu, 1980 sonrası kültürel iklimi bir çocuğun gözünden ele alıyor. Darbe sonrası bir yanda Almanyaya kaçmak zorunda kalıp savrulan ve kendi yaralarını sağaltmaya çalışan bir anneyle baba, bir yanda dedesinin yanına bırakılan küçük bir çocuk…
Gölge Kokusu
Gölge KokusuHabib Bektaş · Can Yayınları · 201451 okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.