Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Mevzu yine tasavvufa çıkacak gibi :)
Meselâ tevbenin hakikati pişmanlıktır. Ve pişmanlık da bir gönül halidir. Pişmanlığın aslı da günahın öldürücü bir zehir olduğunu bilmektir. Bu bilgiden pişmanlık hali doğar, o halden de güzel ameller...
kaç zamandır iki hoca arasındaki meseleyi çözemedik, aynı sofraya oturtalım orta yolu bulalım dedik aradaki yangını söndürmeyi bırak mevzu daha da alevlendi. demek ki önce meclisi ateşe verenlerin ağızlarını bağlamak lazım.
Reklam
Hazır mevzu açılmışken: Pedofilisinden, tecavüzcüsüne, hırsızından, katiline her türlü canavar varlığı sığdırdığınız sokakları; tek dertleri yaşam haklarını kullanmaya çalışan masum canlardan temizleme çabanızı anlamlandıramıyorum! Onların UYUTULMAYA değil, en az herkes kadar iyi şartlarda yaşamaya ve sevilmeye ihtiyaçları var! ÖLDÜRME, YAŞAT!!
Gecen gün Altay Cem Meriç ve Diamond Tema denilen ağaların arasında uzundur vuku bulan tartışmaların son celsesini izledim. Öyle ayrıntılar var ki, dinleyerek anlayıp takip edemiyorum. Birbirlerine söylediği ithamlar olsun, itham etmek istedikleri olsun gırla gidiyor. Mevzuyu kendime getirmek istiyorum yoksa aralarındaki mevzu yine kendi aralarındadır... Birisi gelse bana o kadar laf saysa, benim yaptıklarım veya yapmadıklarım üzerinden üzerime gelse ben apışıp kalıyorum. Daha doğrusu "beni anlamayacaklar" deyip apışıp kalmış gibi duruyorum. Mevzuyu kafamda döndürüp dolaştırıyorum, üzerime sis gibi çökertiyorum, hayattan nefret ediyorum, canımı sıkıyorum vs. ama bitiremiyorum. "Şunu deseydim, bunu yapsaydım biterdi" diye beynimde fikirler fink atıyor. Ama beni muhatabım anlamaz, bunu dersem kırılır, şunu yaparsam üzülür gibi sebepler beni susturup kendi kendimi yediriyor. Acayip bir şekilde kendimi muhatabıma karşı müdafaa edemiyorum. Böyle acayip, garaip, abidik gubidik bir tabiatım var ki, sormayın. Zaten sormanıza gerekte kalmadı, ben anlattım. Neyse en azından yazarak rahatlarım belkim.
Aramızdaki 500 km'nin bir önemi yok çünkü asıl mevzu seninle yaşamaktan öte seni yaşamak .
335 syf.
·
Puan vermedi
Kitaptan hayli nasiplendim. Ben de yeni ufuklar açtı. Yazar, sancısını hissettiğim bir problemi bulmamda, tanımlamamda yardımcı oldu. Mevzu hakikaten mühim ve toplumumuzun hatta dünyanın en büyük problemlerinden birisine temas ediyor, statü kaygısına. Botton, ifrat ve tefrite gitmeden, abartmadan sıkıntıyı usulca gözlemliyor. Dili de çok güzel, argümanını sunma biçimi de. Net, dolaysız, etkili bir kitap diye düşünüyorum. Tavsiye ederim.
Statü Endişesi
Statü EndişesiAlain de Botton · Sel Yayıncılık · 2021879 okunma
Reklam
İhvan & Mursi
İhvânü'l-Müslimîn Arap dünyasının en eski, en etkili ve en büyük İslami hareketi olmakla birlikte birçok Arap ülkesindeki en geniş siyasi muhalif örgütüdür. Mısır'da 1928 yılında İslam alimi ve okul öğretmeni olan Hasan el-Benna tarafından pan-İslamist, şeriatçı, dinî-siyasi amaçlarla çalışan toplumsal hareket olarak
Çok güzeldin ama bu yüzünle alakalı bir mevzu değildi. Kurduğun ve yazdığın cümlelerle , ses tonunla veya saçının uzunluk ölçüsüyle alakalı. Ya da retinanın etrafındaki o koyu çemberle ve elmacık kemiklerinle.Bilmiyorum ama kesinlikle yüzünle alakalı değil. Sen parça parça güzelsin. Bütünken güzelliğine diyecek kelime bulamıyor insan..."
Bu aralar ne dinlesem Ne çalınsa aklıma Hepsinde mevzu sen
Tüm seslere sen sanıp dönüyor gönlüm. Hayır, sesinin tek seferde ayırt edilebilecek bir güzellikte olması mevzubahis değil burada, mevzu döndüğüm her köşeden senin çıkabileceğin ihtimaline sarılmak.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.