Aşk hissetmekse eğer, tüm cevherini hissetim! Bu ağlayış kendimeydi, meğer ben sensiz, yağmura eş ve toprağına hasretim... Aşk'a kanmanın sancısında razıydım bu rüyaya, yeterki sensiz uyanmayayım... Korkuyorum şimdi, hep imtihandayım... Acıyor kalbim, acıyor Allah'ım...
Aynı düşte olup aynı hüzne düşenler, az'dan çoğu anlarlar. Sükut etse de hikayeleri, mahşere dek aynı mezar içinde el ele yatarlar.
İşte ardına bakmadan gidiyorum! diyesim var; yüzüme kapanan kapıların sayısını unuttu... Ardına kadar açtığın kollarına, al beni. diyesim var; el süremeyecek kadar yabancıyım artık, yüzünü bile unuttum... İncir çekirdeği bile etmez, cürmüm...
Kitap üç bölümden oluşuyor. Taş, kağıt, makas. Sonunda da final bölümü var. Kitabın kapağında roman kitabı olduğu yazıyor ama tasavvuf tarzından bir kişisel gelişim kitabı gibi geldi. Duygu dolu satırların olduğu, sindire sindire okunması gereken bir kitap. Yazarın kalemine sağlık.
Keyifli okumalar.