Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
88 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Ziyan Bülteni" Üzerine Okuma Notları: "Ziyan Bülteni" Şair Sami Uluğ'un Ekim 2023' te okurlarıyla buluşturduğu ikinci şiir kitabıdır. Fabrik Kitap etiketiyle çıkan eserde yirmi şiir yer almakta ve seksen altı sayfa hacmindedir. Kitap kapağını ilk açış da "RUHSATSIZ" kelimesiyle karşılaşıyoruz. Herhalde bu ifade
Ziyan Bülteni
Ziyan BülteniSami Uluğ · Fabrik Kitap · 20232 okunma
Nuri Pakdil,Batı Notları
Heykel ,saçmalığın taşlaşmasıdır; ilkelliğin de simgesi. Ama,Batılılar,akıl almaz bir bağnazlıkla koruyorlar bu simgeyi.Heykele saygı duyula duyula Tanrı inancı yitebilir insanın içinde. Çünkü saygı taş kesilirse,insan kolaylıkla aşamaz önündeki engeli. Heykel düşüncesinin kökeninde, ne biçimde ve ne oranda olursa olsun, bir put vardır. Put Tanrı düşüncesinin karşıtıdır. Tanrı düşüncesi içimize dolmadan kendi kendimizi aşamayız; kendi kendini aşmadan da bunalımlarından kurtulma olanağı yok insanın. Heykel,birazda Hegel’in bozulmuşu olmuyor mu? Mezar taşıysa çok alçak gönüllü bir işarettir oradaki ölüye ve ölümün “aşılması gerekli bir köprü” olduğuna.
Sayfa 25 - Edebiyat Dergisi Yayınları. Kitabın ilk basım tarihi: 1972. Kitabın geçtiği yer: Paris,FransaKitabı okudu
Reklam
"Günahlardan korunup, kendisini düzeltenlere korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir." A'raf/35
Mezarlar, içimin şiirlerinde beni uyaran mısralardı. Ölüler, ruhumun kürsüsünde beni etkileyen, gafletimi dağıtan en sadık en etkili hatiplerdi.
İnsan kendisini sık sık hesaba çekmeli. Topluma indiğimiz ve topluma Rabbani doğruları götürdüğümüz bazı zamanlarda kendimizi unutabiliyoruz.
Reklam
Yalnızlığı sevdiğim bir gerçek, bahar gibi yeşeren yalnızlığı...
Mezar bir tarihtir. Mezar bir kitaptır. Mezar bir ibadet levhasıdır. Yeter ki insan gönlünün gözüyle bakabilsin, ruhuyla idrak edebilsin kabirleri.
Yaşayan çocuklar için kendimi tutamadım, ölen çocuğun kabri başında ona değil, yaşayan çocuklara ağladım.. Bir çocuk ki, babasız, yetim.. Bir çocuk ki öksüz.. Bir çocuk ki, ne annesini biliyor, ne babasını. Duygusuz, merhametsiz bir toplumun içinde yalnız, kimsesiz, itilmekte, kakılmakta.. Bir çocuk ki, kemikleri çıkmış, bir lokma ekmeğe muhtaç, açlığın, sefaletin kucağında, Afrika’da.. Bir çocuk ki, kurşunlanmış annesinin, babasının kanlı cesedinin başında, kanlı annesine sarılmış, eli kan, yüzü kan ağlamakta. Filistin’de.. Bir çocuk ki, boyundan büyük tüfeği başında, eli tetikte, gözü namluda, dudağında tekbir, şehid düşen babasının yerini almış, Afgan dağlarında.. Ve dünya çocuklarının derdini dert edinmeyen dünyanın büyükleri, herhangi bir seneyi değil bütün seneleri masa başında çocuk yılı ilan etseler, bir kısmı burjuvazinin besili çocuklarını, allı, pullu renkli elbiseler içinde “Bugünün çocukları, yarının büyükleridir” diyerek kameralarda, gazetelerde, mecmualarda teşhir etseler, bunun ne önemi, ne anlamı var ki, Filistin’li, Afrika’lı, Afganlı ve dünyanın daha bilmem neresindeki mustazaf çocukların yanında!.. Ey ölen çocuk, ey sevgili yavrucak!. Babanın gözünde yaş, annenin yüreğinde yara bıraksan da sen kurtuldun. Sen kurtuldun tağuttan ve tağutu yaşatan toplumdan. Sen kurtuldun sevgili yavrum!.
İnsanlar uyuşturuluyordu, uyutuluyordu. Sözler anlamsızdı, bakışlar anlamsızdı bu kentte. Sevgiler sahteydi. İlişkiler menfaatlere göre ayarlanıyordu. Belediye otobüsüne binemedim. Yürüdüm, düşüncelerimin yoldaşlığında yürüdüm.
Reklam
Fatiha Suresi’nin kültürleştirilmiş olması..
Kur’an’ın anası, Kitab’ın anası Fatiha, dirilerin yaşantısından koparılmış, mezar çerçevelerine oturtulmuş. Her gelen genellikle Fatiha’yı sadece ölülere okuyor. Fatiha’nın anlamını düşündüm. “Hamd, alemlerin Rabbi, Rahman, Rahim ve din gününün Malik’i olan Allah’adır. Biz yalnızca Sana ibadet eder ve yalnızca Sen’den yardım dileriz. Bizi dosdoğru yola ilet; kendilerine nimet verdiklerinin yoluna, gazaba uğrayanlatın ve sapıklarınkine değil.” Acaba “Ruhuna Fatiha” denilen bu meyyitlerin, yaşadıkları hayatta Fatiha ile ilgileri neydi? Bunlar yaşantılarında Fatiha’nın anlamına teslim olarak sadece Allah’a kulluk edip, sadece Allahtan yardım bekleyen insanlar mıydı? Gazaba uğrayanların ve sapıkların yolundan Allah’a sığınıyorlar mıydı? Şayet onlarda bu vasıflar yoksa, kendilerine binlerce Fatiha okunsa ne olurdu ve ne kazandırırdı bu meyyitlere? Sırat-ı mustakim, yaşayan insanların talip olmaları gereken bir yoldu. Yolunu bitirmiş meyyitler için “Bizi doğru yola ilet” duasının ne anlamı vardı? Öldükten sonra mı doğru yola gelecekler, öldükten sonra mı doğru yolun yolcusu olacaklardı? Ben kendime ve yaşayan insanlara Fatiha’yı okudum.
176 syf.
10/10 puan verdi
CENGİZ HAN TÜRK MÜYDÜ?
13.y.y. başlarında(1206) Moğolistan’da Cengiz Han birçok kavmi bünyesinde birleştirir, toplanan kurultay’da han seçilir. Cengiz Han Türk müdür Moğollar Türk müdür bu sorulara aslına bakarsanız net bir cevap verilemiyor. Çünkü kültüre sınır çizemezsiniz .Savaş, ticaret , göç gibi sebeplerle kavimler birbirini etkiler benzer yanlar farklı yanlar
Moğolistan Seyahatnamesi
Moğolistan SeyahatnamesiJohann De Plano Carpini · Kronik Kitap · 2018194 okunma
Süleyman Nazif'in Mezarı
Süleyman Nazif'in mezarı hala yapılmamış. Bunu mezar yapmak için bir heyetin yeni kurulduğu haberinden öğreniyoruz. Elli altmış kuruş ufak para miras bırakmış olan bu büyük Türk yazarının mezarını bundan sonra da yapmasak pekala olur. Bu gibi aç ölenlerin çürümüş kemiklerine mermerden bir köşk yapmaya kalkışmaktan ne çıkar? Sadakayla dikeceğimiz iki taş o tunç lisanın kendi sahibine yaptığı çınlayan mezardan daha güzel ve daha sağlam mı olacak?
110 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Anarşist Kek Tarifi Ve Karanlık Öyküler
Bu kitap, içeriği ve yer verdiği kısa öykülerle farklı bir dili gün yüzüne çıkarıyor. Sıradan kitapların aksine, içeriğinde yer verdiği tariflerle keyifli bir okuma hissi veriyor. Öyküler, sözüm ona çok satan kitaplarda yer alan basit kurguların dışına çıkarak ilginç bir bakış açısı ortaya çıkarıyor. Bu kitapta yaşadığı olayları 3 gün içinde unutan aşık bir genç adam, tutkunlarının tutsağı olan mavi saçlı bir kız, mezar topraklarını cebinde taşıyan çocuk ruhlu bir insan, intihar notları yazan ama kıyısına bile yaklaşmayan genç bir kız... öykülerin derinliklerinde okuyucularını bekliyor ve sizin de yüzme bildiğinizi umuyor...
Yusuf Alper
Yusuf Alper
Anarşist Kek Tarifi Ve Karanlık Öyküler
Anarşist Kek Tarifi Ve Karanlık ÖykülerYusuf Alper · Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık · 20233 okunma
Ölüme karşı bakışları miyoplaşmış insanlara, ölümü uzak görmemeleri için miyop gözlükler bulursun kabirlerde. Toplumu ve insanları düşünürken kendine bakarsın, bu bakışın objektiftir, bu bakışın gerçek bir bakıştır ve utanırsın kendinden, haya edersin durumuna, temize çıkaramazsın kendini. Ölülerin arasındadır, onların halini görmüşsündür, onların seslerini işitmişsindir ama sen ölmemişsindir. Tevbe kapısının kendine henüz açık olduğunu, salih eylemleri yapmaya fırsat ve zamanın var olduğunu yakinen bilirsin. Dirilirsin. Yenilenirsin. Ve mezarlardan, bu umut ile dönersin hayata, bu inanç ile dönersin şehire. Fakat bil ki, iyi bil ki, çok iyi bil ki, bu dönüşünün olmayacağı gün de gelecektir. O gün belki de çok yakındır.
Sayfa 76 - İnsan Dergisi YayınlarıKitabı okudu
224 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.