Osman Şahin'in ilk okuduğum kitabı ile sizlerleyim. Osman Şahin'in ismini okuma etkinliği sayesinde duymayan kalmadı sanırım. Bizleri bu değerli yazarla tanıştıran
Dursun Gürlek'i bundan beş sene evvel "Çınaraltı Kitap Sohbetleri" kitabı ile tanımıştım. Ramazan ayında Fatih Camii Kitap Fuarı'ndan Ayaklı Kütüphaneler kitabını da kitaplığıma kattım. Okumak bu hafta nasip oldu. (Dursun Gürlek'i o gün Fuarda görmemiz de ayrı bir tesadüftü.)
Dergah Yayınlarının yayımladığını
Bir tarikat şeyhinin oğluyla evlendirilen 11 yaşındaki korucu kızı Derdâ ile hapisteki bir gaspçının aynı yaştaki oğlu"mezarlık çocuğu" Derda'nın bir mezarlıkta kesişen hayatlarının, bu iki çocuğun kırk yıl boyunca her tür şiddetle yontulup birbirlerine hazırlanışlarının, (bütün anlamlarıyla) Yazı'nın onları birleştirmesinin hikâyesi. Çocuk şiddeti, inancın şiddeti, hırsın şiddeti üzerine A'dan Z'ye şiddet üzerine, dilin ve yazının şiddetiyle bir roman...
Dr. İlter Turan da işin gerçeğini fısıldıyor idrakımıza:
"Harf devriminin tek amacı ve hatta en önemli amacı, okuma yazmanın yaygınlaşmasını kolaylaştırmak değil. dir... Devrimin temel gayelerinden biri, yeni nesillere geçmişin kapılarını kapamak, Arap-İslâm dünyasıyla bağlanı koparmak ve dinin toplum üzerindeki etkisini zayıflatmaktı.
Mezarlıklarda şapel bulunmaz. Mezarlar Amerika' da olduğu kadar derin değildir, çoğunun etrafında da parmaklık olmaz. Şark'ın mezarlıklarında hiçbir şekilde intizam yoktur. Mezarlıkları temiz tutup güzel ve cazip mekanlar haline getirmek için herhangi bir gayret gösterilmez. Umumi mezarlık bulunmaz; her milletin kendi mezarlığı vardır.
17 Temmuz 1738 günü, bir balıkçı tezgahında, balık ayıklarken aniden sancısı tutan ve işinin arasında “bir avazda deriz ya”, işte öyle bir avazda doğum yapan, ardından da hiçbir şey olmamış gibi işine devam eden bir kadın tarafından dünya getirilir Jean Baptiste Grenouille. Sanki az evvel doğum yapan o değildir. Doğumu balık tezgahının altında
"Sen aziz şehrim,
Uykusuz yaşadığımı bilmelisin.
Bütün işçilerin
Saçak altında uyuduğu bir saatte,
Ben mızıka çalarak geçiyorum sokaktan.
Sen aziz şehrim,
Ellerim gözlerim kadar benimsin."
-
Rüştü Onur
Sizlere Rüştü Onur’un şehrinden bir parça bahsedeceğim bugün. Şairlerin fırsat buldukça taşını, toprağını, dağlarını ve kömürünün karasını
Filistin'de yaşanan acı olaylar ve ABD başkanı Joe Biden'ın 1915 olayları hakkında yaptığı açıklamada olmayan bir soykırımı kabul etmesi sonucunda hazırladığım haber yazısı (röportaj) burada da paylaşmak istedim. Aslında biz neler yaşamışız, hala neler yaşıyoruz ve bunlara rağmen hala nasil suçlanıyoruz bunları merak edenler okuyabilir. İzinsiz
Jean Paul Roux'un Altay Türklerinde Ölüm adıyla, Kasım 1999 yılında Kabalcı yayınevinden çıkan kitabı, üç ana bölüm haricinde belgeler, kaynakça ve dizin kısımlarından oluşmaktadır. Bu üç ana bölüm ise: Ölüm, Ruh ve Ölüm ile Cenaze Törenleri adını taşıyor.
Öncelikle kitap, Türkçeye çevrilmesi dolaysıyla yazarın Türkçe baskı için yazdığı önsöz ile
Yazar @sirya melek kayanın isimsiz kadınlar adlı kitabından sonra heyecanla beklediğim kitabıydı elime ilk alıp ilk sayfalarını okuduğumda teşekkür yazısı ile başladım kitap olay örgüsü olup ev, hapishane, hastahane, dövüş salonu, depo, yalı, mezarlık gibi yerlerde geçiyor. Yazar bu kitabı yazarken oldukça yorulmuşa benziyor okudukça yorgunluk hissi veriyor, enerjisi adeta kitaba yansıdığını hissettiğimi söyleyebilirim. Olayları birbirine bağlanmasını çok iyi başarmış. Karakterler kitabın akışına göre oldukça iyi seçilmiş. Yazar daha önceki kitabinda da kadınları ele alırken bu kitabinda da iki kız kardeşin yaşam mücadelesini ele alarak toplum meselelerine dayanarak sistemi de eleştirmiş. Tebrik ettiğimi altını çizerimKitapta adı geçen hicran 17 yaşında sağlık meslek lisesinde okuyor anne ve babasını erken yaşta kaybeden hicran hem çalışıp hem okuyor 13 yaşındaki kardeşi Feda'ya da hem annelik hem babalık yapmaktadır. Güzelliğin başa bela olduğunu savunan yazarımız kardeşinin lisanslı boksör olmasını hiç istemesede babasının isteği üzere boksör oluyor...
Yazarımız topluca sınıfsal durumu ele alıp
Yaşam şartlarında yansıtıyor maddi imkansızlıklar çemberinden bahsederek 'bir evde iki kız tek başına yaşam zorlukları cümlesi Toplumun kadına bakış açısını vurguluyor. Tüm incelemeyi sığdıramadığım için üzgünüm okumanızı tavsiye edeceğim...