Geçmişte,bir aşiret veya boy topiumunu
veya feodal bir toplumu ya da geri kalmış bir
köylü toplumunu gözlemlediğinizde, bu toplum
bireylerinin kendi yönetim düzenleri,din düzenleri, inanç düzenleri ve gelenekleri üzerinde en küçük bir şüphe hissetmediklerini ve esasen bunu yapabilecek güçte de olmadıklarını görürdünüz.Bunları, ebedî,değişmez, silinmez, yok
olmaz zorunlu, her şeye egemen,hava ve su gibi asli unsurlar olarak kabul ederlerdi. Belki dinleri yanlıştır,öyleyse başka bir din seçebilirler,belki şu han veya beyin ya da başka bey veya hanların veyahut prenslerin sahip oldukları düzen ve hukuk doğru değildir,öyle ise onlara karşı baş kaldırılabilir,saray veya şatolar ele geçirilebilir,
velhasıl başka türlü yaşanabilir vs.türü düşünceler asla akıllarına gelmezdi.Çünkü toplum düzenlerinin kalıba döktüğü biçimde imal edilmişlerdi ve düşünüyorlardı.Fakat bugünün insanı
dinini bilinçli bir şekilde seçebilir,aynı şekilde
bilinçli olarak da reddedebilir.