Cinayet muhabirleri ve caz yazarları Almancayı daha önce hiç olmadığı kadar geliştirmişlerdi. Gazetelerin hakaret konusundaki kelime hazneleri (vatan haini, Versailles yalakası, katil domuz, Marx-düzenbazı, Hitler-batağı, Kızıl-bela) aşırı kullanım sonucunda, Çinlilerin kullandığı, resmiyet içeren kibarlık ifadelerini hatırlatmaya başlamıştı. Goethe standartlarından çıkan Liebe kelimesi artık bir orospunun öpücüğünü bile hak etmiyordu. Bahar, ay ışığı, gençlik, güller, genç kız, sevdalılar, yürek, Mayıs: Bireysel kaçışı destekleyen bütün o tangoların, valslerin, fokstrotların yazarları tarafından dağıtılan, acıklı biçimde değer kaybetmiş bir para birimiydi bu. Tatlı bir sevgili bul, krizi unut, işsizliği görme diye öğütlüyorlardı. Uçun, diyorlardı, Hawaii'ye, Napoli'ye, Hayaller Ülkesi Viyana'ya uçun. Hugenberg, Ufa'yı kullanarak her zevke uygun nasyonalizm sunuyordu. Savaş alanı destanları, koğuş hayatını anlatan komediler, savaş öncesi askeri aristokrasinin eğlencelerinin 1932'nin modasına uydurulduğu operetler yapıyordu. Dahi yönetmenleri, kameramanları, şampanyadaki kabarcıkların, ipek üzerinde lamba ışığının pırıltısını alaycı bir üslupla güzel gösteren kareler yakalamak için yeteneklerini konuşturmak zorundaydı.