Hırs, şan, şöhret hiç umurumda değildi. Nefret etmekten de acizdim üstelik. Ancak yine de indimde (bence) tensel aşk, bir sürü rakibe karşı zafer duygusunu tatmak demekti. Ne kadar söylesem eksik kalır, her şey bir yana, huzura etmekti.
Gözlerini yummak ve bilincini yitirmek suretiyle Albertine, onu tanıdığım günden beri beni hayal kırıklığına uğratan farklı insanlık hallerinden bir bir sıyrılmış olurdu.