Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.17
Micheal Berg (15) ve Hanna Schmitz (36) arasında tesadüfi fakat gittikçe tutkuya dönüşen bir ilişki yaşanıyor. Bir süre sonra ortada hiçbir neden yokken Hanna oğlanı terk edip gidiyor. Yıllar sonra bir mahkeme salonunda tekrar karşılaşıyorlar. Hanna sanık koltuğunda Michael ise avukatlık yolunda ilerleyen bir hukuk öğrencisi. Hama’nın sırlarla dolu geçmişi irdelenirken, Michael de kafasındaki soru işaretlerini gidermeye başlıyor.
.
Kitapta; Nazi geçmişiyle hesaplaşma, II. Dünya Savaşı sonrası kuşağın yaşananlara karşı tutumu, kolektif suç gibi konulara da derinlemesine yer verilmiş. Farklı bir açıdan bakılarak konu ele alınmış.
.
Kitabı okudukça bazı sahneler gözümde canlanmaya başladı. Çocuk denilebilecek yaşta filmini izlediğimi hayal meyal hatırlıyorum. Ne akla hizmet izledim bilemiyorum tabi Vakit bulunca tekrar izlenecekler arasında yerini aldı!
Okuyucu
“Okuyucu, İkinci Dünya Savaşı ertesinde on beşindeki lise öğrencisi Michael Berg ile otuz altı yaşındaki Hanna Schmitz arasındaki tutkulu aşk üzerine kurulu bir hikaye anlatıyor.” Arka kapak böyle başlamış kitabı anlatmaya. Kitabı okumaya başladığımda on beş yaşındaki lise öğrencisi ile hayatına deyim yerindeyse tepeden inen “annesi yaşındaki” kadının ilişkisi oldukça rahatsız edici gelmişti bana. Ama bu kitap bir aşk hikayesinden ve basit bir ilişkiden çok daha fazlasını içeriyor. Hayatta neredeyse bir kökü, bağı olmamış insanların, çocukları ve ailesi ile sevgisini paylaşmamış babaların, vazgeçme eyleminin çeşitli boyutlarının işlendiği; kah derince betimlenmiş kah çat diye ortada bırakılmış konuların olduğu (detay vermemek için kendimi zor tutuyorum :)) 188 sayfalık bir şölen.
Herkese iyi okumalar dilerim.
Okuyucu, 15 yaşındaki kahramanımız Michael Berg ile 36 yaşındaki Hanna Schmit'ın ilişkisini anlatıyor. Hanna'nın Micheal'a yardım etmesi sonucu tesadüfen tanışıp aralarında bir yakınlık oluyor. Micheal'ın Hanna'ya kitap okuması, birlikte sohbetleri ve beraber çıktıkları seyahatler gibi birliktelikleri aralarındaki bağı kuvvetlendiriyor ve Micheal'ın hayatında unutulmaz izler bırakacak seviyeye ulaşıyor.
Bir şekilde yolları ayrılan kahramanlarımızı bir mahkeme tekrar buluşturuyor. Hanna savaş sırasında bir kilisede tutulan bir grup yahudinin ölümüne sebep olmaktan yargılanıyor, hukuk öğrencisi Micheal da mahkemeyi izliyor. Bu noktada kitapta hak, adalet, ahlak felsefesine dair güzel şeyler okuyoruz ve düşünüyoruz. Kitabı çok sevdim, çok akıcı farklı ve güzel bir anlatıma sahip. Sanki iki ayrı kitap gibiydi, başlarda önyargılı olup kendinizi geri çekebilirsiniz ya da anlatım çok basit gelebilir ama ortalarına doğru çok farklı bir yere evrildi kitap. Okuyun derim. Hanna'nın utangaçlığı, çaresizliği, Micheal'ın pişmanlıkları, ürkekliği hepsini hissettim. Yıllar geçse o geçmeyen duygularını gördüm Hanna ve Micheal'ın.
Düşüncelerimizi kemiren anılarımız
Almanya doğumlu yazar Bernhard Schlink’in kaleme aldığı Okuyucu, II.Dünya Savaşı sonrasında 15 yaşındaki Michael Berg ile 36 yaşındaki Hanna Schmitz arasındaki aşkı konu alıyor. Kitap, 3 bölümden oluşuyor . Birinci bölümde Berg’in Hanna ile tanışması ve tutkulu bir aşk yaşaması, buluştuklarında ise Berg’in Hanna’ya kitaplar okuması ve ardından Hanna’nın aniden ortadan kaybolmasını anlatıyor. İkinci bölümde Berg artık bir hukuk fakültesi öğrencisidir. Profesörlerinin isteği üzerine hukuk öğrencileri, başka bir şehirdeki davaya gözlemci olarak katılacaklardır. İşte tam da o sırada Berg’i şaşırtan bir isim söylenir. Bu Hanna’nın adıdır. Hanna, Nazi birliklerine katılmış ve bir kilisede çıkan yangında ölen Yahudi’lerin ölümünden sorumlu tutulmaktadır. Berg ise sevdiği kadının bu suça gerçekten karışıp karışmadığını anlamak için sürekli mahkemeyi izlemektedir. Üçüncü bölümde ise davadan sonra Berg’in hayatında yaşanan değişiklikleri görüyoruz. Hayatına bir türlü kaldığı yerden devam edemeyen Berg, sevdiği kadını, yaşadığı aşkı düşünmektedir.
Aşk, suç, vicdan gibi durumlarla karşı karşıya kalmak ve bunların etrafında yaşanan olayları sade ve akıcı bir dille anlatan yazar, aynı zamanda bize hep görmezden geldiğimiz anılarımızın zihnimizde yeniden canlanmasını sağlıyor.
Okuyucu, onlarca dile çevrilmiş ve sinemaya da uyarlanmıştır.
BERNHARD SCHLINK/ OKUYUCU(roman)çev: Cemal Ener, İletişim yayınları
Zaman İkinci dünya savaşı ve hemen ertesidir.
‘’On beş yaşındayken sarılığa yakalanmıştım. Hastalık sonbaharda başlamış ve ilkbaharda geçmişti.’’ Bu cümlelerle başlıyor roman. Bunları söyleyen romanın ana kahraman Michael Berg’tir. On beş yaşında bir lise öğrencisidir. Hasta
Selam kitap dostlarım.yine 2022 nin ilk kitabı ile geldim.
#okudumbitti
#okuhayaletveyaşa
#okuyucu
#bernhardschlink
@iletisimyayin yayınlarının kitaplarını seviyorum .bunu da çok beğendim.
"Kitabın zamanı İkinci Dünya Savaşı sonrası yıllar ve yer Almanya. Anlatımı ise iki ana karakterden biri olan Michael Berg karakterinin bakış açısından yapılıyor. Michael Berg 14 yaşındadır ve bir hastalık geçirir. Kendisine bir gün, bir şekilde yardım eden, 36 yaşındaki Hanna Schmitz'le aralarında farklı bir ilişki oluşur. Artık Michael düzenli olarak Hanna'ya gitmektedir ve ona kitaplar okumaktadır... Michael'ın hayatının atlaya atlaya anlatılan, otuz yıllık bir dönemini okuyoruz. Ve bu otuz yıl içinde Hanna ile olan ilişkilerini anlatırken, İkinci Dünya Savaşı sonrasında Almanya'da nazi kamplarında görev alan Alman'ların yargılanma süreci de ortaya dökülüyor.
Kitabı gerçekten çok sevdim. Çok akıcı bir dili var. Betimlemeler, duygusal ve psikolojik tahliller ç
Kitabın Nazi Almanya’sı dönemi ile ilgili olduğunu duyduğumda aklıma yine klasik bildiğimiz o katliam hikayelerinden birini okuyacağımı düşünmüştüm açıkçası.
Ama kitap o döneme çok farklı bir noktadan çok farklı bir yerden bakıyor. Hani anlatılmaz okunur dedikleri türden bir kitap. Çünkü şimdi size desem ki Bernhard Schlink okuyucu adlı
venedik
Hepburn'un Summertime çekimleri sırasında Venedik Kanalı'na düşüp de gözünün mikrop kaptığını ve yaşam boyu ilaç kullanmak zorunda kaldığını en çok hatırlanır bilgi olarak sunan kitapta, yardımcı oyuncu olarak rol aldığı ilk filmde Elizabeth Taylor'un yüzüne tükürdüğünü ve Michael Jackson'un Liz'le yakınlaşmadan evvel sinema devlerine uzanmak için Garbo ve Hepburn'e gittiğini de okuyabilirsiniz; ancak Tracy ile ilişkisine dair açıldığı röportajı o vefat ettikten yıllar sonra Barbara Walters ile yaptıkları söyleşide bulabiliyoruz youtube.com/watch?v=40Dy8PR...
Ketumluğunu zaten kendisi dile getiriyor bu röportajda. Dolayısıyla bir Chaplin veya Brando yelpazesi bulmak mümkün değil kitapta, hem kendisi de kaleme almamış. Fakat sinemanın en büyüklerinden biri olduğu için kitabı edinmek elzem.
