Michel Houellebecq'in Platformu'ndan bir cümleyle başlar: " Başkalarıyla olan ilişkimizle kendimizin bilincine varırız; diğerleriyle ilişkimizi dayanılmaz kılan şey budur."
O kadar işsiz güçsüzdü ki, birkaç haftadır ısıtıcıyla konuşmaya başlamıştı. Daha da kaygı verici olan —bir önceki gün fark etmişti bunu— artık ısıtıcının ona yanıt vermesini beklemesiydi. Doğrusu, alet farklı farklı sesler çıkarıyordu; iniltiler, horultular, takırtılar farklı tonda ve hacimde ıslıklar; günün birinde dili çözüp konuşması beklenebilirdi. Ne de olsa, onun en eski arkadaşıydı.
Sayfa 324 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Zenginlik ancak her zaman belli bir rahatlık düzeyinde yaşamış, çocukluklarından beri onu hazırlanmış İnsanları mutlu eder; başlangıçta güçlükler yaşamış birine vurdu mu, o kişinin yüreğini kaplayan duygu, kimi zaman bir süreliğine onunla mücadele edebilse de en sonunda benliğine bütünüyle egemen olan duygu, 𝘬𝘰𝘳𝘬𝘶'dur.
Sayfa 322 - Can YayınlarıKitabı okudu
Oysa, neredeyse hiç kimse 𝘴𝘢𝘥𝘦𝘤𝘦 para için çalışmıyordu asla. Her zaman başka gerekçeler de oluyordu: işe gösterilen özen, çalışmanın getirebileceği saygınlık, meslektaşlarla kurulan iyi ilişkiler.
Sayfa 272 - Can YayınlarıKitabı okudu
Yaşam bazen bir şans verir, diye düşünüyordu, ama insan onu yakalayabilmek için fazla ödlek ya da fazla kararsız olmayagörsün yaşam dizginleri yeniden eline alıverir; bir şeyler yapmak ve olası bir mutluluğa erişmek için bir süre vardır, o süre birkaç gün, kimi zaman birkaç hafta, hatta birkaç ay olabilir, ama o şans yalnızca bir kez ortaya çıkar, sonradan onu bir kez daha yakalamak olanaksızdır; coşkunluğa, inanca ve bağlılığa yer yoktur, artık geriye yumuşak bir boyun eğiş, karşılıklı ve üzüntülü bir acıma duygusu, yararsız olduğu kadar doğru da olan, "Bir şeyler olabilirdi, ama biz o armağanı hak etmedik," düşüncesi kalır.
Sayfa 206 - Can YayınlarıKitabı okudu
Yaşamımızın onu tatmin etmediğini biliyorum, ama bu ölmek için yeterli bir gerekçe mi?
Sayfa 177 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Yoğun bir bakışın var. Tutkulu bir bakış. Kadınların aradıkları da her şeyden önce budur. Bir erkeğin bakışlarında bir canlılık, bir tutku fark ettiler mi, onu çekici bulurlar.
Sayfa 145 - Can YayınlarıKitabı okudu
En değersiz hayvan türlerinin bile yok olması binlerce, kimi zaman milyonlarca yıl alırken, işlenmiş ürünler birkaç gün içinde yeryüzünden silinebiliyorlar, onlara ikinci bir şans verilmiyor, ellerinden bir şey gelmediğinden iş kollarının sorumlularının sorumsuz ve faşist diktasına boyun eğiyorlar, çünkü doğal olarak tüketicinin ne istediğini herkesten iyi o sorumlular biliyor, tüketicide bir 𝘺𝘦𝘯𝘪𝘭𝘪𝘬 𝘣𝘦𝘬𝘭𝘦𝘯𝘵𝘪𝘴𝘪 yakaladıklarını ileri sürüyorlar, aslında yaşamı çok yorucu ve umutsuz bir arayışa, durmaksızın değiştirilen raflar arasında sonsuz bir gezintiye dönüştürmekten başka bir şey yapmıyorlar.
Sayfa 142 - Can YayınlarıKitabı okudu
"Bir insanı tanımlayan şey nedir? Durumunu öğrenmek istediğimizde, bir insana ilk olarak ne sorarız? Bazı toplumlarda, önce evli, çocuklu olup olmadığı sorulur; bizim toplumlarımızdaysa, öncelikle meslek sorulur. Batı insanını her şeyden önce tanımlayan şey üretim sürecindeki yeridir, yoksa üreme ile ilgili durum değil."
Sayfa 131 - Can YayınlarıKitabı okudu
Ne tuhaf, insandaki kendini ifade etme, dünyada bir iz bırakma ihtiyacının güçlü bir şey olduğunu sanırız; ama genelde yeterli olmaz bu. Asıl işe yarayan, insanları kendilerini aşmaya iten şey hâlâ sadece para kazanma ihtiyacı.
Sayfa 39 - Can YayınlarıKitabı okudu
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.