KA

mihr baba, hindistan'da tam kırk yedi yıldır konuşmuyor. yarım yüzyıllık süküt! zor bir iş. ama onun sükütü, zor değil. çünkü bu yolu kendisi seçmiş. oysa benim sükütüm, bana dayatılmış olduğundan ölümcüldür. ben bu süküta mecbur edilmişim. ne olduğunu nasıl söyleyeyim? kime söyleyeyim? ''karısı: genel müdür olalı beri ruhsal ve düşünsel sıkıntıların azaldı.'' diyen sana mı?
Sayfa 267
Reklam
sessizliğe dayanamıyorum artık. hiçbir şey söyleyemiyorum. yine de sessiz kalıp susacağım. şu anda, can verme acısına dayanan, bunun ardından huzur ve kurtuluşa ereceğini bilen birinin duygularını taşıyorum. ömür boyu süren bir can çekişmeden başka bir şey olmayan hayatın çilesinden yorulmuş, başını sevgilisinin dizlerine dayayacağını, iki dilsiz mesih'e benzeyen ellerinin arasında doyasıya okşanacağını bilen birinin...
Sayfa 269
kaybolmaya, yok olmaya nasıl ihtiyacım var, bilemezsin. senin görünmez ovalarının dönemeçlerinde kaybolmak, senin esrarengiz denizlerinin derinliklerinde boğulmak, senin masalsı çöllerinde yok olmak istiyorum. eski dertlerimi senin göğünün altında haykırmak, içimi dökmek, boğazımı pençelerinde esir tutup beni boğan acımasız ağlayış düğümlerini senin aziz okşayışlarının kucağında çözmek, bir ömür boyu gururun siyah perdeleri ardında tutsak bulunan sabırsız gözyaşlarımı senin güzel avuçlarına koyuvermek istiyorum.
Sayfa 180

Reader Follow Recommendations

See All
ah! sizi görmek istemiyorum, ey bütün çirkin, yabancı ve içi boş renkler, resimler, yüzler, aşklar ve imanlar. tahammül edemem. sizden ne kadar da uzağım! size ilişkin anılarımı tazelemek ne ızdırap vericidir! sizi unuttuğumu gördüğüm her an içimde nasıl da huzurlu bir özgürlük hissediyorum. beni asla anmayın! sizden uzak olmak ne huzurlu ve temiz bir özgürlüktür! artık yanıma gelmeyin!
Sayfa 153
keşke en azından denizde ölseydik, keşke tabut, kefen, defin, kafur, kabir ve lahit yerine, ölüm bize geldiğinde, yakınlarımız, hayır, dostlarımız bizi bir kayığa koyup denize bırakarak dalgalara teslim etseydiler de sular bizi sahilden, karadan ve kupkuru insanlardan hızla uzaklaştırıp dalgaların bağrında kaydırarak denizin kalbine dek götürseydi. böylece orada, göğün her yandan denize inip yeni bir dünya kurduğu yerde, sadece ve sadece ölümü görürdük. suskun, güzel ve sakin. yas tutanların ve cenaze törenine katılanların gerçek ya da sahte ağıtları, ağlamaları, feryatları ve dedikoduları olmadan, gasil, kefen, defin, mezar başı duası, taziye, yedinci gece, siyah giyme, tıraş olmama vesaire, kısacası ölmeyi çirkinleştirmek, yeryüzündeki hayatımızın tek samimi, gerçek, ciddi, temiz ve muazzam olayını kirletmek ve hayatın en aşağı yapaylıklarına ve galiz ve iğrenç bezemelerine karıştırmak için el ele veren hiçbir şey olmadan.
Sayfa 80
Reklam
Reklam
Geri149
750 öğeden 736 ile 750 arasındakiler gösteriliyor.