Ölüye bir adım kalınca çivilenmiş gibi durdu. Çırılçıplak, kurumuş, üzerinde bir tek prangalar olan ceset onu etkilemişti ve hiç yapması gerekmediği halde birden miğfer kayışını çözdü, miğferini çıkardı ve genişçe bir istavroz çıkardı. Saçları ağarmıştı, resmi bir yüzü vardı. Tam o sırada onun gibi ak saçlı olan ihtiyar Çekunov’un da orada durduğunu hatırlıyorum.Baştan sona hep susmuş ve dimdik çavuşa bakmıştı ve tuhaf bir ifadeyle onun her hareketini izliyordu. Ama göz göze geldiler ve Çekunov’un nedense birdenbire alt dudağı titredi.Tuhaf bir şekilde büzdü onu, dişlerini sıktı ve hızla, sanki kendini tutamamış gibi çavuşa ölüyü işaret edip, “Onun da bir anası vardı!” dedikten sonra çıkıp gitti.
Sayfa 236 - Veremli Mihaylov’un tutuklu mahkumların sevk edildiği askeri hastanede ölümü üzerine karakol çavuşu ve ihtiyar Çekunov arasındaki diyalog.