27 yaşında iken girdiği bir düello sonucu hayatını kaybeden lermontov'un tek romanı. " kadınlar sadece tanımadıkları erkeklere aşık olurlar" diyen peçorin'in kadınlar hakkında söyledikleri sadece o dönemin kadınlarını değil günümüz kadınlarını da bir nebze yansıtmakta. can yayınları'ndan ülkü tamer çevirisi enfes bir çeviri olmuş. akıp gidiyor.çevirisine övgünün yanında, kitap başlı başına bir yapıt. lermontov'un genç yaşta göçüp gitmesine, rus edebiyatını eserlerinden mahrum bırakmasına üzülüyorum sadece. peçorin'in saf kötülüğü ve manipulasyonlarla insanların duygularıyla oynamanın verdiği hazla beslenmesi, buna rağmen kendisini sevişim...bu yüzden büyük kitap diyorum ya. kızamadığımız anlamaya çalıştığımız bir karakteri armağan ediyor okuyucularına lermontov.
bence kendisinden önce yayılan ünü ve buna rağmen insanlarla pek yakın ilişkiye girmemesi, peçorin'i cazibeli kılan ve diğer karakterleri bilinmezin peşine düşmeye zorlayan özelliği. kitapta geçen açıklanmayan günlükler ise okudukça sizi de, olsa neler olurdu düşüncesine bir zaman kapılmanızı sağlayacaktır. nihilizm, varoluşçuluk, iyi-kötü-adalet kavramları dönüp duruyor beyninizde okurken. bitmesin, peçorin biraz daha sizinle kalsın istiyorsunuz. kısacası, müthiş. tesadüfen edindiğim bu kitap ve rus edebiyatı, iyi ki var..