atlarımıza binip gideceğiz buralardan, ağlayan kayaların, taşbebek yatırlarının, hızır'ın el bastığı ovaların, gazaya gidenlerin ayak izleri ile dolu coşkun derelerin, fatmaanaeli otlarının yanından geçeceğiz, halillülrahman gölünde beyaz balık arayacağız, yalancı gülümsemeleri ardımızda bırakacağız, ağlayarak ve inanarak, yaşasaydın sen de inanırdın taya, bunca çaresizliği bir arada yaşasaydın sen de inanırdın, ama şimdi kutlu yerindesin, gerçek bir mezarda, ben de dizlerimi karnıma çekip etrafımı kurutmayacağım bir mezara gömülmek isterdim, topraktan toprağa dönmek isterdim, elde kalmış son naylon poşete konulmadan toprağa girmek isterdim, gelinciklerin kökleri ne güzel taya, lalelerin soğanları, tespih böcekleri, toprağın nemi, ardıç ağacının odunsu kökleri ne güzel, toprağın içinden gökyüzüne bakıp kar mı yağacak nur mu yağacak diye beklemek ne güzel, toprağa karışmak ne güzel, kara yağız ile atlarımıza binip gideceğiz buradan, sevdiğimizi söylemeden birbirimize, iki masum âşık gibi, iki ayrı dağda iki ayrı ardıç gibi,