"Sanırım haklısınız," dedi Erlander Mikael'e. "Kan tahlilleri Lisbeth Salander'in bu çukura gömüldüğünü açığa çıkaracak, bence sigara kutusunda da onun parmak izleri bulunacak. Vurulup bu çukura gömülmüş ama hayatta kalmayı ve bir biçimde bu çukurdan çıkmayı başarmış ve..." "... Ve tekrar çiftliğe dönüp Zalachenko'nun kafasına baltayı geçirmiş," diye tamamladı Mikail. "Tam bir inatçı keçi."
Sayfa 37
"Nedir bu kavgamız nedir bu telaş Ömür dediğimiz biter yavaş yavaş Üç günlük dünyanın herşeyi fani Bir hoş seda muhabbet kalır arkadaş Sen yolcu bu yalan dünya hancıdır Öyle bir gün var ki yürekte sancıdır Yer gök bir olup da hesap sorulunca En sevdiğin bile senden davacıdır Öyle bir aşk varki yüceden yücedir Dil üzmez gönülde iki hecedir Hangi yana baksam ondan eser var Sır dolu çözülmez bir bilmecedir" Mikail Ezgi
Reklam
172 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Ayfer Tunç kalemini konuşturmuş. 6 öyküden oluşan bu kitabın her hikayesi insanı hüzünlendirmeye yetse de Aziz Bey bir başka. İçimi acıtan, aklımdan çıkaramadığım ve yaptığı hatalara rağmen kendisine kızamadığım bir karakter. İyi bir sona kavuşmasını istediğim bir "amca." Fakat öykünün daha başında ölüm haberi veriliyor bize. Daha sonra
Aziz Bey Hadisesi
Aziz Bey HadisesiAyfer Tunç · Can Yayınları · 202210,2bin okunma
Gerçek Erin Halini Yalan söyler görmeyen, haberi gören bilir Gerçek erin halini, yolda can veren bilir Tutma gönülde kini, hoş tut gönülde miskini Dünya ahiret ekini, ekip götüren bilir Ademin toprağın dört ferişte götürdü Suyunu neden kattı, yapıp yuğuran bilir İsrafil ü Azrail, Mikail ü Cebrail Kıyamet ne gün kopar, yarın sur uran bilir Dokuz kırk yaşayan eylenmedi dünyada Saati bir dem imiş, sohbeti süren bilir Ölmez dirliği bulduran, evliya sohbetidir Yunus dahi bilmezse, okunan Kur'an bilir
Sayfa 167Kitabı okudu
Yine o bağ olaydı, yine o kumlu sahil, Sular öteydi dil-dil. Saçın kimi kıvrılan, dalgalara dalaydım, Dalıp ilham alaydım. Endamını hevesle, kucaklarken dalgalar, Kalbimde kasırgalar, Fırtınalar coşaydı, kıskanclıklar doğaydı, Beni hirsim boğaydı. Cumup alaydım seni dalgaların elinden, Yapışaydım belinden. Hayalimiz yüzeydi, sevda denizlerinde, Lepeler üzerinde İlhamımın yelkeni, zerrin saçın olaydı, Sular hırçın olaydı.
“Çal, tar, çal tar!.. Sesinden en latif şiirler dinleyim, Çal tar, bir müddet kadar, Nağmeni su gibi yanan ruhuma serpeyim. Çal tar! Seni kim unudar (unutur)? Ey geniş kitlelerin acısı, şerbeti, Alevli sanatı! Gözleri kıbleye açılan çit örülmüş binalar, Dinlemiş ezelden sesini. Takkeli babalar, peçeli analar.
Reklam
Ah...Ben günden güne gözelleşen. Işıglı dünyadan, nasıl el çekim. Bu yerle çarpışan, göyle elleşen. Dostdan, aşinadan, nasıl el çekim
"Sara nöbeti eğer şakak lobundaki (temporal lob) belirli bir noktada odaklanıyorsa kişi motor nöbetler geçirmeyecek, daha üstü kapalı bir deneyim yaşayacaktır. Bir tür bilişsel nöbet olarak tanımlanabilecek bu etki, kişilik değişimleri, aşırı dinsellik (din saplantısı ve din konusunda kendinden aşırı emin olma), hipergrafi (genellikle de din
Sayfa 211 - DomingoKitabı okudu
Murat Menteş
Burada, Mikail tabiat işlerini Azrail'e mi devretmiş ne?..
Sayfa 102Kitabı okudu
Ağaç ne kadar yüksek olursa olsun; Yaprakları yine de yere düşer MİKAİL..
Reklam
Merheba abla karnındaki ne? -Yavrum Onu seviyormusun? -Evet hemde çok o zaman neden yedin manyak karı MİKAİL..
Resim