Mevlana, Moğollar'dan para alıyordu
Öte yandan Mevlânâ'nın mektuplarının büyük bir kısmı, (144 Mektup) belli bir kişinin himaye edilmesi veya birilerinin belli bir tekke, zaviye ve medreseye tayin edilmesine dairdir. Ahilerden alınan iş ve hizmet yerlerinin Mevlânâ'nın gösterdiği kişilere verildiği anlaşılmaktadır.Tacü'd-din Mütez'in Aksaray'dan Mevlânâ'ya yedi bin dirhemi bir mektupla gönderdiğini mektubunda bu paranın cizyeden geldiğini onun için helal olduğunu yazdığını, bir başka zaman gene cizyeden gelen üç bin dirhem gönderdiği ni Eflakî nakletmektedir. Hatta Eflaki Mevlânâ'nın bu paralan yemekte tereddüt ettiğini, fakat sonradan o da bu paralların helâl olduğuna kanat getirdiğini söylüyor. Cizyeden geldiği bildirilen mallar, Türkmen ve Ahilerin müsadere edilen mallarıdır. Bir başka zaman Moğollar'ın Hazineden (Hazinedar-i Sultan) Şerefü'd-din-ı Mavsilî'nin Mevlânâ'nın bağlılarına harcanmak üzere iki bin dinar getirdiğini gene Eflâkî yazmaktadır”. Bütün bunlar Moğolların Mevlânâ ve çevresini nasıl himaye ettiklerini açık olarak göstermektedir.
Hulagu Han, 1258 de Abbasî Halifeliğini ortadan kaldırdıktan sonra Abbasîlerin Anadolu'daki bu tasarrufları da kendiliğinden ortadan kalkmış oldu. Hulagu Han. Bunun yerine Mevlânâ'yı "Şeyhü'ş-şuyûhi'r-Rum" olarak görevlendirmiştir. Mevlânâ'ya (Rumi) veya Şeyh-i Rum(Pir-i Rum) denmesinin sebebi de budur. Anadolu'daki bütün şeyhlerin ve Ahilerin O'na bağlanmaları mecburiyeti getirildi. Bundan dolayı Moğollar sürekli olarak tahsisat kabilinden Mevlânâ'ya külliyetli mikdarda para veriyorlardı. Ahmed Eflaki, Hacı Bektaş ile Mevlânâ arasındaki muhalefeti, Hacı Bektaş'ın Mevlânâ'yı kıskanması şeklinde izah etmeğe çalışırken de bu gerçeği ifade eylemiştir
Reklam
Moğolların Kayseri'ye işgal etmesi ve Ermeni Subaşı'sının ihaneti.
Tokat ve Sivas'ı savaş yapmadan teslim alan Moğollar bu iki şehri yağmaladılar. Kayseri'ye geldiklerinde karşılarında Ahileri buldular.Ahiler, Moğollara karşı Kayseri'yi savunmaya koyuldular. Onbeş gün kahramanca şehri savundular. Ahiler burada Kayseri Subaşısı olan Ermeni asıllı Hacokoğlu Hüsamü'd-din'in ihanetine uğradılar. Moğol ordusu burada ağır kayıplar verdikten sonra bu Subaşı'nın yardım ve desteği ile şehre girmeyi başardılar. Moğollar şehre girdikten sonra buradaki Ahi iş yerlerini yani Kayseri'deki Ahilere ait sanayi sitesini yağmalayıp ateşe verdiler. On binlerce Ahi öldürüldü ve esir alındı. Bu olaydan sonra Türkiye Selçukluları Devleti Moğolların egemenliği altına girdi.
Mevlana ve Moğollar arasındaki yakın ilişki
Hulagu Han tarafından Anadolu'ya vezir olarak tayin edilen Tacudin Mutez, Moğollara ait vergileri toplamakla görevliydi. Mevlana'ya yazdığı bir mektupta: "Moğolların işlerinin çokluğundan ve onlara hizmet etmekten vakit bulup ziyaretinize gelemiyorum" demektedir. Mevlana da ona Moğollara hizmet etmesinin hakça bir iş olduğunu, Moğollar'ın, müslümanlara emniyet ve güven sağladıklarını bildirmektedir ve "Sen Moğolları'ın gönlünü rahatlatarak müslümanların huzur içinde kulluk etmelerini sağlıyorsun" demektedir. İşte Mevlana ve çevresindekiler böyle bir siyasi anlayış içinde olmuşlardır.
Mevlana'nın kadın düşmanlığı
Mevlana da "Mesnevi" sinde kadın cinsini konu alan onlarca hikaye anlatmakta ve bütün bu hikayelerde kadınları tezyif ve tahkir etmektedir. Kadın tabiatında aşağı ve kötü eğilimler bulunduğunu savunmakta ve bu kötü ve aşağılık eğilimleri şairane ve mübalağalı bir üslubla anlatmaya çalışmaktadır.
İmam Kuşeyri ve İmam Cüveyni'nin talebesi olan İmam Gazali (1111) de felsefeci ve akliyecilere karşı savaş açarak onlar aleyhinde felsefenin yıkımı demek olan "Tehafütül Felasife" adlı eserini yazmıştı. İmam Gazzali'nin bu çıkışına karşı Mağribli ünlü filozof İbn Rüşt (1193) de İmam Gazzali'nin "Tehafütül Felasife" adlı eserini kasdederek "Tehafütül Tehafüt" (tehafütün yıkımı: Yıkımın yıkımı) adlı eserini yazarak onun görüşlerini şiddetli bir tenkide tabi tutmuştu
Reklam
Vaktiyle Horasan bölgesinde akliyecilerle, sezgiciler arasında şiddetli bir mücadele olmuştur. Tuğrul Beğ'in veziri Ebu Nasır el-Kunduri de Mutezile mezhebinden bir akliyeci olarak, sezgicileri siyasi baskı altına almaya çalışıyordu. İmam Kuşeyri, İmamül Haremeyn Ebul Maali el Cüveyni gibi ilim ve fikir adamları akliyecilere karşı şiddetli mücadeleye giriştiler. Tuğrul Bey de bu ilim adamlarının yanında yer alarak, önce veziri Ebu Nasır el Kunduri'yi tutuklattı, daha sonra da bu vezir idam edildi.
Öldürülmesiden sona Alaaddin Çelebi'nin cenazesi Konya'ya getirilmiş ve Mevlana oğlunun cenaze namazını kılmamıştır
Mevlana, Ahi Evren'in öldürülmesinden duyduğu memnuniyeti ifade eden 45 beytlik uzunca bir şiir yazmıştır.
Keza Kösedağ yenilgisinden sonra Moğollar Kayseri'yi muhasara ettikleri zaman Cavlaki dervişler şehrin surlarından gedik açmaya çalışıyorlar ve mancınıkları kullanıyorlardı. Bu savaş sonunda Moğollar şehre girmeyi başardılar. Şehri ateşe verdiler. Moğollara karşı şehri savunan Ahi Teşkilatı üyeleri ve Bacı Teşkilatı'nın üyeleri olan genç kızlardan on binlerce insanı katlettiler veya esir alıp götürdüler. Tabii Moğollar bu dehşet verici katliamı yaparlarken, Moğollarla birlikte şehri döven ve surlarda gedik açmaya çalışan Cavlakiler, onları seyretmiyorlardı. Hiç şüphesiz onlar da Moğollarla birlikte bu katliamı gerçekleştirmişlerdir. Kayseri'de cereyan eden bu olay sırasında bir Kalenderi şeyhi olay, Şems-i Tebrizi de buradaydı ve müridleri ile birlikte Moğolların yanında bulunuyordu. Çünkü o Konya'ya gelmeden önce Kayseri'de bulunuyordu.
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.