Nasıl Porto şarabı içileceğini ve ciddi konulara değinmeden kibar konuşmaların nasıl yürütüleceğini öğrenmek zorundaydınız, ama elbette aslında ciddi konular hakkında konuşabileceğinizi ama bunu yapacak kadar vulgar olmadığınızı belli ederek. Kibar ve yapmacıklı tavırlara tam bir bağlılık söz konusu idi. O günlerde İngiliz kıyafetlerinin nasıl giyileceğini öğrenmek zorundaydınız. Uygun olan yapmacık tavır buydu. Ve bir kimse için tüm bunları yaptıktan sonra. bunları haklılaştırmaya ve "ya bunlar hakikaten de çok iyi" diye düşünmeye başlamamak çok az rastlanan bir durumdur. " Bunlar tam bana göre değil mi? " diye düşünmeye ve etkilenmeye başlar...
_Kanatsız uçmaya kalkışma! _Ham, pişkinin halinden anlamaz; öyle ise söz kısa kesilmelidir vesselâm. _O, kırmızı güldür, sen ona kan deme. O, akıl sarhoşudur, sen ona deli adı takma! _Hakiki olan vaadleri gönül kabul eder; içten gelmeyen vaadler ise insanı ıstıraba sokar. Kerem ehlinin vaadleri görünen hazinedir; ehil olmayanların vaadleri ise
Reklam
Ey İranlılar, devrim hakkında bir düşünün: Şarabı sirkeye çevirdiler; siz sirkeyi şaraba dönüştürün.
Sayfa 421 - Tarih Vakfı Yurt Yayınları, çev. Ali KaratayKitabı okudu
—Şarap değil kutsal şarap bu! Bu şarap buraya ölmeye gelenlerin, sadece de onların değil, hiç kumar oynamayan, değer bilmeyen, kadına el sürmemişlerin şarabı. Piskopos şarabı ha? — Piskopos şarabı değil, Çar şarabı bu. Vaktiyle Çarlar içermiş bunu. İşte şimdi de bizler içiyoruz.
Bakireden doğma efsaneleri aynı şekilde bütün zamanlarda ve coğrafyalarda karşımıza çıkar. Bir erkeğin bildik yardımı olmaksızın anne rahmine düştüğü ileri sürülenler arasında Dionysos, Perseus, Buda, Attis, Krişna, Horus, Mercury, Romulus ve haliyle İsa sayılabilir. Antik Yunan şarap tanrısı Dionysos ile Nasıra'lı İsa arasındaki paralelliklere bir bakalım. Her ikisinin de bakire bir fani kadından doğduğu söylenir, ama göklerin efendisine baba konumu yakıştırılır; her ikisinin de öldükten sonra dirildiği, suyu şaraba dönüştürdüğü, yaratıcının etini yeme ve kanını içme fikrini ortaya attığı ve insanlığın kurtarıcısı olduğu ileri sürülür.
Sayfa 193 - AlfaKitabı okudu
Avrupa genelinde yiyecek fiyatlarına bakıldığında asıl dikkat çekici olan, -ki bu Sanayi Devrimi sırasında da az çok geçerliydi- bize sıradan görü­ nen birçok yiyeceğin, nüfusun ufak bir kesiti dışında herkes için çok paha­lı olduğudur. iyi geçen yıllarda işçi sınıfına mensup Avrupalılar gelirlerinin %80'ini ekmek ve muadiline harcarlardı. Kötü hasat dönemlerindeyse bu ra­ kam %150'nin üzerine çıkardı. Başka bir deyişle açlıktan ölmek üzereydiler. ithal baharatlara kesinlikle paralan yetmiyordu fa kat yumurta, kümes hayvanları, yağ ve şaraba da ulaş­maları mümkün değildi.
Reklam
12 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.